VAV RADYO’da yaptığı ufuk açıcı sohbetlerin birisinde[1] Ekrem Demirli hoca mutasavvıflarla fakihlerin tevbe anlayışlarındaki farka dikkat çekmişti. Fakihlere göre tevbenin makbuliyeti üç şarta bağlıdır: günahın terki, günahın yerine bir hayrın işlenmesi ve bir daha o günahı işlememeye azmedilmesi. Mutasavvıflara göre ise ilk iki şart mümkün ve doğru iken üçüncü şart problemlidir. Zira onlara göre gelecek hakkında öylesine bir taahhütte bulunmak kulluğun edebine aykırıdır. Cenab-ı Hak bizi muvaffak kılarsa bir daha o günaha dönmeyiz bu bizim elimizde olan bir şey değildir.
Bu yaklaşımdan hareketle mutasavvıflar tevbenin şartlarını şu şekilde belirlemişler: geçmişe pişmanlık, hayra dönmeye gayret ve gelecek hakkında Cenab-ı Hak’tan talep ve duada bulunma. Ekrem hoca bu hususları yorumlarken “Kendilerini temize çıkaranlara ne dersin? Hayır, Allah dilediğini temize çıkarır ve kimseye kıl payı kadar haksızlık edilmez (Nisa 4/49)” ayet-i kerimesiyle irtibatlandırıyor ve şu noktalara dikkat çekiyordu: kişinin kendisi hakkında taahhütte/iddiada bulunması dinde doğru kabul edilmiyor zira nefis kişiyi yener. Kişi ahlakı hakkında taahhütte bulundukça dinden uzaklaşır. İlk zâhidlerden olan Süleyman Daranî’nin “Dünyayla güreşen kişi dünyaya yenilir” sözü de bu minvalde anlaşılmalıydı.
Mutasavvıfların tevbeyle ilgili yaklaşımlarının bir benzerini Bediüzzaman’ın düşünce ve ahlak dünyasında da görebiliriz. Tevekkül, kanaat ve iktisat hayatının en önemli kaideleri arasında olmasına rağmen o, bu kaidelerin muhafazası konusunda bir “öz güven”e sahip değildi. Zaten Yusuf aleyhisselamın dersiyle “Nefsine itimad eden bedbahttır” diyen birisi öz güveni ne kadar makbul sayabilirdi? Dayandığı bir merci vardı fakat o kendisi ve geçmişi değildi. Onun şu niyazı kendimiz hakkında iddialı ve öz güvenli cümleler kurmanın erdem sayıldığı ahir zamanda, müminlere istinad noktasını hatırlatması açısından ne kadar manidardır:
Onun keremine istinaden bakiye-i ömrümü de o kaideyle geçirmesini rahmetinden niyaz ediyorum.
Mektubat, İkinci Mektup
Bakiye-i ömrümüzü nefsimize itimad eder halde değil, bu şuurla geçirmesini niyaz edelim biz de Rabbimizden.
_______________________________________________
[1] “Prof. Dr. Ekrem Demirli ile Düşünce ve Hayat 20. Bölüm”, YouTube, 21 Mart 2019, https://www.youtube.com/watch?v=EEhY0PuYOZ8&list=PLaK3SezGSNwkveYROjTnIAqzb3bshquQ-&index=10&t=0s, (Erişim tarihi: 26 Ocak 2020).
- Âl-i İmrân suresinin 18. ayetine dair bir not - 9 Mayıs 2022
- Siyasetin gölgesindeki dualar - 5 Mayıs 2022
- Gıptaya dair düşünceler - 28 Mart 2022