Öncelikle ahirzaman nedir? Mahiyeti nelerdir? Bu zamanda Müslümanları nasıl zorluklar bekliyor? Onlara mukabil neler yapması gerekir? Bu gibi kafamızdaki sorulara mukabil hadislerin ahirzaman hakkında neler dediğine bir bakalım.
Hz. Enes (RA) anlatıyor: “Resulullah buyurdular ki: ‘Kıyamet kopmadan önce gece karanlığının parçaları gibi fitneler olacak. (O vakit) kişi mü’min olarak sabaha erer de kâfir olarak akşama kavuşur. Mü’min olarak akşama erer, kâfir olarak sabaha kavuşur. Birçok kimseler azıcık bir dünyalık mukabilinde dinlerini satarlar.” (Tirmizi, Fiten 39, [2211])
İnsanlar Allah’ın varlığını açıkça inkâr etmedikleri sürece kıyamet kopmayacak. (Al-Muttaqi al-Hindi, Al-Burhan fi Alamat al-Mahdi Akhir al-zaman, s. 27)
Hadiste bahsedilen kıyamet kopmadan önceki zaman yazımında ana fikrini barındıran ahirzamana bir işarettir. Ahirzaman öyle bir vakit ki artık doğruluk ile kizb, iman ile küfür adeta bir ip yumağı gibi birbirine karışmış, ayırmak çok güç bir hal almış. Bu zaman bütün Müslümanlar için zorlu bir zaman olsa da hassaten gençler için daha büyük sorunlar, vahim neticeler taşımakta. Verilen gençlik nimetini sefahatte harcamak, kıymetini bilememek ve belki de geleceğinin fihristini taşıyan lise ve üniversite yıllarında yanlış kişi ya da görüşlere özenmek, müstakbelinde imanını kaybetmek gibi neticeler doğurabiliyor.
Sizdeki gençlik katiyen gidecek. Eğer siz daire-i meşruada kalmazsanız, o gençlik zayi olup başınıza hem dünyada hem kabirde hem ahirette kendi lezzetinden çok ziyade belalar ve elemler getirecek. Eğer terbiye-i İslamiye ile o gençlik nimetine karşı bir şükür olarak, iffet ve namusluluk ve taatte sarf etseniz o gençlik manen baki kalacak ve ebedi bir gençlik kazanmasına sebep olacak.
Madem durum böyle ve hem madem ahirzamanda imanı elde tutmak kor bir alevi avucunda tutmak kadar zor; aile eğitimi ve terbiyesinin yanında Allah için hizmet eden cemaatlerin dahi bu yangına su götürmek peşinde koşması lazım geliyor. Elbette birçok İslami cemaat bunun için uğraşıyor. Ben Şekercihan Derneği adı altında yapılan Risale-i Nur’a Giriş ve Vukufiyet programlarına değinmek istiyorum.
Öncelikle bu program iki aşamalı olup birinci aşama olan Risale-i Nur’a Giriş programında gençlere bilinçli bir Müslüman olabilmesi için gereken şuur kazandırılmaya çalışılıyor. Tevhid, ubudiyet, hadis, temel İslami ilimler gibi her Müslümanın asgari ölçüde bilmesi gerekenler veriliyor. İman-ı tahkiki yolunda ilk adım atılıyor. İkinci aşamada ise Kur’an’ın manevi bir mucizesi olan Risale-i Nur dersleri ağırlıklı olarak yine Cevşen-i Kebir, Kur’an surelerinin ezberi vs. olarak program tam donanımlı Müslüman gençler yetiştirmeyi amaçlıyor. Neyse bunlar afişvari bilgiler ve bunlara tanıtım bültenlerinden de ulaşılabilir. Ben bu programların mahiyetinden bahsedeyim:
Elbette şu dehşetli zamanda insanın en büyük derdi imanını kazanmak ya da kaybetmek meselesi olduğundan insanlığın özellikle bahsimiz dahilindeki gençlerin aklındaki, “Ben kimim?”, “Nereden geliyorum?” ve “Nereye gidiyorum?” sorularına mukabil onların mutmain olması her hizmet ehlinin Allah için sorumluluğundadır.
Bu programların en büyük özelliği asrımızın en büyük problemlerinden olan dalaletin bilim ve fenden gelmesine mukabil adeta tiryak hükmündeki Risale-i Nur’un ön planda olması. Ve her türlü fikre yer verilerek Risale-i Nur ışığında tespitler yapmak. Her görüşe açık ve saygılı olmak. Belli başlı konularda kendini yetiştiren abilerimizle yaptığımız, bazen geç saatlere kadar süren müzakereler hayat mücahedemizde bize epey yol aldırıyor. Ve bizleri kainatın küçük bir misali olan kendimizi tanımaya, düşünmeye ve tefekkür etmeye sevk ediyor.
Hem tesadüm-ü efkardan ve tehalüf-ü ukulden hakikat tamamıyla tezahür eder.
Biz gençler için bu tür programları düşünen, sebep olan ve iştirak eden herkesten Allah ebeden razı olsun. Ben gençlik namına bu ve buna benzer bütün fırsatları bizler için hazırlayanlara teşekkürü bir borç biliyorum. Rabbim bu programları ve iştirak edip istifade edenlerin sayılarını artırsın. Amin.
Kapımız her fikre açıktır, girişler çaylıdır 🙂
- Bir Müsbet Hareket: Risale-i Nur’a Giriş ve Vukufiyet Programları - 8 Mart 2017
- Utan(ma) dostum… - 18 Mayıs 2016
- Burada hiçbir kuş yüzmeye zorlanmaz - 13 Nisan 2016