Genellikle hizmet ehlinin yaşadığı, tam bir açıklama gerektirmiyor gibi görülen, ama meselenin özünün çok daha farklı temellerde yattığı bir üçlemdir: Ev, yurt, dershane…
Hizmet ehlinin kaldığı ve Risale-i Nur hizmetinin yapıldığı yerin asıl ismi dershane veya medrese… Orada kalan talebelerin dünyasında hangi mananın hakim olacağına bizler karar veremeyiz. Ama orada kalacak kişi için (bu misafirlik bir gün de olur, bir kaç sene de…) kaldığı mekanın ne mana taşıdığı bizler için çok önemlidir. Bizler karar veremeyiz, ama verilen kararın altını doldurmakla vazifeliyiz.
Hizmet ehlinin en büyük sorunlardan bir tanesi medrese veya dershanenin yurt olarak görülmesidir. Medresenin bir yurt olmadığını ikna edici bir dille ve itina ile anlatmak gerektir. Yurt rahatlığında bir serbestiyet dershanelerde olmaması gereken en önemli maddelerden… Dershaneyi yurt olarak gören kişiler, hizmet ehlinin kendisine verdiği öğütleri dahi emir telakki eder. Nizam olan her yerde olduğu gibi dershanede de bir ciddiyet olacaktır illa ki ama bu ciddiyet ağabey şefkatiyle, baba merhametiyle olmalıdır. Dershanedeki talebelerle hizmet arasında rabıtayı öyle bir ayarlanmalıdır ki ne korkuya ne de laubaliliğe kaçan davranışlara zemin teşkil edilmemelidir.
Dershaneyi evi gibi gören talebelerin varlığı da bir başka sorundur. Dershaneyi yurt olarak benimseyen talebelerden farklı olarak onların evlerinde imiş gibi davranmalarının sebebi, tamamen safdilane bu izlenimi yansıtan bir kısım ağabeyleridir. Bu ağabeylerin iddiası şudur: Bir talebe dershanede ev rahatlığını bulmalıdır. Oysa dershane kalan talebe yeri geldiğinde sıkılmalıdır. Fakat bu sıkıntıdan kurtuluş için televizyonunun yokluğunu bahane etmek yerine, kırmızı kitapların varlığını çare görmelidir. Kendi evindeki rahatlığı dershanede yakalaması temin edildiği zaman ters tepki sonucu asıl yapması gereken işleri ve vazifelerini savsaklama durumuyla karşı karşıya kalınabilir.
Lafın hulasası, dershaneler fonksiyon olarak tam bir ıslahhane mahiyetinde olmalıdır. (Bunun için başta kendimizi ıslah etmemiz lazım, ama bu konu çok uzun olduğundan başka bir bahse bırakmak daha uygun düşer.) Dershanelerimize gelen talebeler, kardeşlerimiz orayı ne yurt olarak görüp her şeyden kendini sıyırmaya çalışmalı; ne de ev rahatlığını arayıp, laubali tavırlar takınmalıdır.
Allah bizlere tam bir dershane hayatını yaşamayı ve yaşadığımız her mekanı dershaneleştirmeyi nasip etsin inşallah…
- İnsan ve papatya arasında - 9 Ağustos 2017
- Sistemin çöküşü - 1 Eylül 2016
- İşsizlik - 8 Ağustos 2016
Kalınan yerlere, yurt veya otel gibi bakılmaya başlandığında hizmet yeri olmaktan çıkıyor. Oysaki hizmetin merkezidir dershanelerimiz veya medreselerimiz. Dediğiniz gibi ne ev olmalı ne de yurt. İçindekiler daima hizmet etmeyi düşünmeli, hem daha büyük hizmetler için kendini geliştirmek hem de medrese çevresine iman hakikatleri yaymak…