Güncel iç gündemler

Güncel iç gündemler

İÇ DÜNYAMIZDAKİ gündemlerimiz bize ekseriyetle doğrudan, derinden ve daimi olarak tesir edebilirken dış dünyanın gündemleri ise –daireler genişledikçe artış göstererek– çoğunlukla dolaylı, yüzeysel ve geçici etkilerde bulunmaktadır. Buna binaen güncel iç gündemlerimize dış gündemlerden çok daha fazla ehemmiyet vermenin, üzerinde derinlemesine düşünmenin, mümkünse dostlarımızla samimane müzakere etmenin ve bize Allah’ın yaşattığı duygulardan ve durumlardan nasibimize düşen ibretler çıkarmanın gerekli olduğunu düşünüyorum. Aşağıdaki her bir başlık yakın bir zamandaki –ancak belirli periyotlarla karşıma çıkan– bir iç gündemimin hissiyat ve fikriyatından numunelerdir. Benzer iç gündemlerimizin olabilmesi ve müzakere vesilesiyle hakikat yolculuklarına birlikte çıkabilme ihtimali ile paylaşmak istedim.

Firar

Güzel dostum!

Bu kaçışın kimden kime! Seninkisi en âmânsız, en dermansız bir kaçış. Bu kaçışın küskünlük mü, korku mu, öfke mi, tembellik mi, güvensizlik mi ya da ne? Dost dostundan, dost bildiğinden kaçar mı hiç!

Namazsızlık menfi bir firar, namaz ise müsbet bir başka firar. Birincisi Halık’tan mahlukata sukut ettirici bir kaçış, bir düşüş, ikincisi ise mahlukattan Halık’a uruç ettirici bir kaçış, bir yükseliş.

Kaçmak, firar etmekte eğer bir marifet varsa ancak fani ve vefasız yaratıklardan ezeli ve ebedi bir rabbin, bir ilahın huzuruna firar etmekte vardır. Zira en anlamlı, en menfaatli, en selametli ve en huzurlu firarlar yalnız O’nadır.

Fefirru ilallah. (Zariyat 51/50)

Kolektif enaniyetler

Futbol, çağımızdaki kolektif enaniyetin en mergup ve en cezbedici katalizörlerinden birisidir. Buna binaen futboldaki başarılar kolektif enaniyetleri güçlendirirken başarısızlıklar ise tersine zayıflamasına neden olmaktadır. Türkiye futbol milli takımının EURO 2020 başarısızlığı kalplere bulaşan milli enaniyetleri epey kırdı. Ancak yeni hedefler konularak bu enaniyetlerin canlı tutulmak istendiği ve takviye edildiği de hatırdan çıkarılmasın. Diğer taraftan ise milli enaniyet kırılmış olsa bile futbolperestlik hissi bu sefer gayrimilli enaniyeti beslemeyi sürdürüyor. A milli takım turnuva dışı kalmış olsa da futbol seyri ve keyfi verdiği düşünülen ya da farklı sebeplerle sempati duyulan ülkelerin milli takımları merak ve ilgileri cezp etmeye devam ediyor. Kalpleri ve akılları milli ya da gayrimilli enaniyetlerden muhafaza etmek ise ciddi bir irade, sebat, metanet ve manevi hicreti gerektiriyor. TV kanallarından ulvi latifeleri ve yüksek hislerini kurtarıp merak, heyecan, hikmet ve ilim sevgisi gibi manevi iştahlarını asıl ve baki sofralara kanalize edip doyuranlara, tatmin edenlere, şükür ve hamd mesleğinde istimal edenlere ne mutlu!

Vird-i zeban

Zaman zaman dilimize takılan cümleler, kelimeler vardır. Günler, haftalar ve hatta bazen aylarca dilimize pelesenk olur. Bunlar hayırlı sözler ise nice sevapların, şerli sözler ise nice günahların tohumları hükmüne geçerler. Bu açıdan ahiretin tarlası olan dünya hayatındaki kelam bahçemize her gün hangi tohumları sıklıkla ekmekte olduğumuzun, akıl ve kalp mahzenlerimizi nelerle doldurduğumuzun ciddi bir muhasebesini yapmamızın büyük bir önemi haizdir. Buna binaen kavli ve fiili olarak dua edelim de dilimizin ve de kalbimizin vird-i zebanları ayetler, hadisler, kelam-ı kibarlar olsun, sözlerimiz bakileşsin, bereketlensin ve nurlansın inşallah.

Serikat-i kelâmiye

Bazen gün içinde ya da mazide yaşadıklarımız karışık rüyalara (edğas-ı ahlam) inkılâp ederek gecelerimizi boyar, şekillendirir. Rüyalarda gördüklerimiz aslında hayatımızın yansımaları olduğu halde onları yaşadıklarımızdan bağımsız zannederiz. Bu yanılgımız ise bizi iç muhasebe yapmaktan uzaklaştırır. Bunun gibi kimi sözlerimizin, fikirlerimizin çekirdekleri de okuduklarımız, dinlediklerimiz ve müzakere ettiklerimizden hafızamıza, aklımıza ve kalbimize doldurduğumuz ikramlar ya da emanetlerdir. Lakin bazen öyle konuşuruz, öyle yazarız ki sanki o sözler ilk defa bizim aklımıza gelmiş, kalbimize ilham edilmiş zu’mederiz. Ancak ne büyük bir aldanıştır bir başkasının malını/sözünü/fikrini kendimize mal etmemiz. Bu durumu fark etmemize ve hatamızdan nedamet etmemize bir fırsat verilirse ne âlâ. Ya bunun hiç farkında olmazsak ya da fark edip de nefsimize kapılarak itiraf etmeye yanaşmazsak. İntihal, serikat-i şi’riyye ehlinin yoluna revan olup söz âleminin hırsızları kafilesine adımızı yazdırırsak. El iyazü billah, Allah bizleri muhafaza eylesin.

Muhatabiyet

Güzel ve kâmil bir insan güzel bir üslup ve bir muhteva ile konuşan, hoşsohbet insandır. Daha güzel ve kâmil insan ise güzel bir muhatabiyetle evveliyet ile dostunu konuşturan, monologları diyaloglara çeviren, dinlemeyi konuşmaya tercih eden, konuşmakta iktisatlı iken dinlemekte cömert olan, dostunun fikir ve kalp cevherlerini takdir eden, kıymet veren ve parlatan insandır. Bu ikinci insan ne güzel ve ne mükemmel insandır; dosttur, ahbaptır, yoldaştır, kardeştir.

Zıtlıklar

Ömür (ahiret ile) ne kadar uzun, (dünyadaki) sınav ise ne kadar kısa.

Şükredilmesi gereken nimetler ve ferahlıklar ne kadar çok, sabredilmesi gereken nikmet ve sıkıntılar ise ne kadar az.

Sağlık ve afiyet baki, elhamdülillah; hastalık ve musibet ise geçici, hasbünallah.

Vicdan o derece derin ki dolmak/doymak bilmiyor, mide ise o derece daracık ki ânında doluyor/doyuyor.

Şems-i ezeli bize bizden daha yakın, biz ise O’ndan sonsuz uzağız.

Mustafa Said İşeri
Latest posts by Mustafa Said İşeri (see all)
Share

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.