Hasbihalim…

Hasbihalim…

Vakit gecenin ortası…

Bir kavle göre ömrümün de tam ortası.

Mevsimlerden kış, devirlerden ahirin ahiri.

Geceden sonraki sabah kadar, kıştan sonraki bahar da kat’i.

Meçhul dakikalardan ibaret ömrümün nihayetinde haşr-i nehari de kat’i.

Marifet güneşim gaflet zulmetiyle kaplanmış, gençlik yazım ihtiyarlık kışına doğru koşuyor.

Zaman akıp giderken bad-i heva, ben hâlâ hazır değilim ukbaya…

Biliyorum desem de sekeratı ve öteleri, cehl-i mürekkepten öte değil bu algı.

Beni benden alıyor cife olan dünya metaı, cazibedar hevesat esir almış duygularımı…

İstiğfar ve iztiaze yolu nefse kapalı. Söz dinlemeyişi bu hain nefsin, bilmeyişinden Allah’ı…

İtham edemiyorum ki nefsimi, kusurumu göreyim, istiaze edeyim…

Maskara olmuşum şeytana takva zırhını giymediğimden.

Ya Tevvab! Kusurumu biliyorum. Yüzüm olmasa da tevbe edip huzurunda eğiliyorum.

Rahmetini umarak şaki ve isyankâr bir elle kapına yöneliyorum…

Senden başka bir melce yok  ki dergâhına gidilsin, senden başka Rab yok ki huzurunda eğilinsin.

Allah’ım nefsimi terbiyeden acizim, rahmetinle terbiye etmendir niyazım…

Tevbedir sana karşı elimdeki tek sermayem ve arzım…

Pak eyle beni, geceden sonra fecrin tuluu gibi…

Ak eyle beni, kıştan sonra baharın zuhuru gibi…

Ahd ettir bana, nehyinden içtinaba…

Azmettir bana, emrine ittibaa….

Temizle ruhumu, aklımı ve kalbimi mağfiret yağmurunla…

Yüzüm yok hayâ ediyorum, isyan ve küfrandaki ısrarımdan sonra sana yalvarmaya.

Tek umudum Resulullah’ın (ASM) müjdesidir Senin adına…

Günahların kapladığı kalbimin kesafet ve zulmetini, Vedud ve Gafur isimlerinin şualarıyla izale et ya Erhame’r-Rahimin…

Ya Rab ölüm var biliyorum, ötesinde ebed var biliyorum, saadet ve şekavet var biliyorum…

Mahşerde adaletli mizanın, asilere cahimin var biliyorum…

Çetin ve uzun bir yol olan Sırat’ın var biliyorum.

Günahkâr nefeslerimle, hırsızladığım emanetinle, nimetlerine ihanetimle, açmaya yüzüm olmayan titrek ellerimle senden senin af ve rahmetini diliyorum…

Eğilmiş başım marifetinden değil cehaletimden. Bükülmüş belim azametinden değil günah yükünden…

Ama bu asi kölenin sahibi Sensin…

Gidecek başka yeri yok…

Eğileceği başka ilahı yok…

Yüzünü süreceği başka eşik yok…

Habib’in hürmetine, kâinatta tecelli eden Esma-i İlahînin hürmetine, sıfat-ı azamının ve şe’n-i mukaddesen hürmetine…

Tevbemi kabul et, istikamet nasib et, dinine hadim et, günahlardan içtinap, emirlerine ittiba edebilmeyi nasib et…

Katında makbul olan dualarla, kapında malum olun sedalarla, hidayet ve inayet nasip ettiğin ruhlarla, geri çevirmediğin masum avuçlarla beraber el açıyorum, aynılarını talep ediyorum…

Masiyetin vahşi şekliyle, günahların elemleriyle elimde kalan tek sermayem, kusur ve hatiatlarımı kabul etmek ve sana yalvarmaktan başka çarem yok…

Mahcup ve kararmış bir yüzle, eğik bir bel ile, senden ırak olduğu için seni bilemeyen bir benle, omzumdaki zakkum meyveleriyle huzuruna, dergâhına kapanıyor, gadabını geçen rahmetine itimaden Lâ taknetû mi’r-rahmetillâh” buyruğuna sığınıyorum.

Sekeratta kaybedenlerden, haşirde utananlardan,  eyleme beni…

Mizanda müflis olanlara ilhak  etme ya Rab!

Senin rahmetini umuyor, Fahri-i Âlemin şefaatini bekliyorum…

Senden razı olan, senin razı olduklarından olmayı niyaz ediyorum.

Ya Mucibe’d-deavat!

Amin…

İsmail Kartal
Latest posts by İsmail Kartal (see all)
Share

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.