Hürriyetçilerin ahlak-ı içtimaiyede ve dinde ve seciye-i milliyede bir derece laubalilik göstermeleriyle…
Emirdağ Lahikası, s. 20.
Risale-i Nur’un lahikalarında geçen bu cümlede iki kavram göze çarpmaktadır: Hürriyet ve laubalilik.
“Hürriyet ortamı gerçekten laubaliliği de beraberinde getirir mi?” sorusuna dün ve bugünün Türkiye’si nazarından baktığımızda saltanat yönetimi, istibdat ve tek parti dönemlerinde insanlar her daim hürriyet arayışı içindedirler. Her türlü baskılara rağmen bu dönemlerde aydınlar yetişmiş ve toplumu derinden etkileyebilmişlerdir. Bu duruma en büyük delil de büyük bir gayretle iman ve Kur’an hizmeti yapan, hem yazan hem okuyan Risale-i Nur talebeleridir. Aynı şekilde milliyetçiler, siyasal İslamcılar ve bunun karşısında komünistler, anarşistler karşılıklı olarak bir gayret içerisindedirler. AK Parti dönemi ile birlikte eskiye nazaran gasp edilen haklarını elde eden muhafazakâr kesimde özellikle geçmişteki sıkıntıları yaşamamış olan genç nesillerde bir laubalilik, rahatlama görüldüğü aşikârdır. Sağ cenahta olan laubalilik yıllar boyu rekabet halinde olduğu sol cenahın da sorunudur.
Bu durum muvacehesinde, hak ve hukukun bilinmemesi, hırsızlık, yolsuzluk gibi durumların adeta hürriyetin rüşveti gibi görülüp sineye çekilmesi ve hesap sorulmaması, Risale-i Nur talebelerinde okumaların azalması, hizmet şevkinin sönmesi ve kemalatın sükût etmesi, dindarların uğrak yerleri olan At pazarı ve türevi mekânların yanında pub, club, gece kulübü, barların artması ilk akıllara gelenlerdir…
Ayrıca Üstad başka bir yerde laubaliliğin insanların mesleksizliklerini gösterdiği ve “öteki” tarafından da hoş karşılanmadığını belirtmektedir. “Abdestli kapitalizm, İslamî burjuva” yakıştırmaları, antikapitalist Müslümanlar söylemi ve muhafazakâr kesimde oluşan “Ben de senin gibiyim” algısı laubalilik ve mesleksizliğin bir tezahürü olarak nitelendirilebilir.
Laubalilik konusu Münazarat’ta değinilen “meylü’r-rahat” kavramını akıllara getirmektedir. Rahatlık meyli çalışmayı, gayreti, üretmeyi baltalar. Muhafazakâr kesimin “Yeni Türkiye” söyleminin bu ortamda ne derece gerçekçi ve yapılabilir olduğu zihinlerde pek çok soru işaretlerini beraberinde getirmektedir.
Tüm bunları göz önünde bulundurduğumuzda, Türkiye’de oluşan kutuplaşmanın bir sebebinin de hürriyet ortamının getirdiği laubalilik hastalığının olduğunu söyleyebiliriz. İnsanların bayraklar, renkler ve şahısların arkasından amaçsız ve şuursuzca gitmesi, yüksek makamlardaki zatların çıkarları uğruna toplumu yönlendirme maksatlarını kolaylaştırmaktadır. Netice olarak ise toplum huzuru bozulmaktadır.
- Sosyal medya ve kimliksiz hürriyet - 7 Mayıs 2015
- Hürriyet ve laubalilik - 10 Temmuz 2014