Kur’an-ı Kerim’de 29 surenin başında bulunan, 14 hece harfini içeren ve İlahi birer şifre hükmünde olan tesiri pek kuvvetli bir takım harfler yer almaktadır. “Elif-lâm-mîm”, “elif-lâm-mîm-sâd”, “elif-lâm-râ”, “elif-lâm-mîm-râ”, “hâ-mîm”, “hâ-mîm-ayin-sîn-kaf”, “tâ-sîn-mîm“, “tâ-sîn“, “kâf-hâ-yâ-ayîn-sîn-kaf“, “tâ-hâ“, “yâ-sîn“, “sâd“, “kaf”, “nûn” şeklinde bazı surelerin ilk ayeti olarak okunan ve pek çok gaybi manalar içeren bu harflere “huruf-u mukattaa” denilmektedir.
Huruf-u mukataanın Kur’an-ı Kerim’deki yerleri ise şöyledir:
6 surede “elif-lâm-mîm” vardır. Bunlar Bakara, Al-i İmran, Ankebut, Rum, Lokman, Secde Sureleridir. Araf suresinde “elif-lâm-mîm-sâd” vardır. 5 surede “elif-lâm-râ” vardır. Bunlar Yunus, Hud, Yusuf, İbrahim, Hicr Sureleridir. Rad Suresinde “elif-lâm-mîm-râ” vardır. 6 Surede “hâ-mîm” vardır. Bunlar Mü’min, Fussilet, Zuhruf, Duhan, Casiye, Ahkaf Sureleridir. Şura Suresinde “hâ-mîm-ayin-sîn-kaf” vardır. Ayrıca Şuara ve Kasas Surelerinde “tâ-sîn-mîm“, Neml Suresinde “tâ-sîn“, Meryem Suresinde “kâf-hâ-yâ-ayîn-sîn-kaf“, Taha Suresinde “tâ-hâ“, Yasin Suresinde “yâ-sîn“, Sad Suresinde “sâd”, Kaf suresinde “kaf”, Kalem Suresinde “nûn” harfleri bulunmaktadır.
Mukatta harflerinin özellikleri ise şöyledir:
Huruf-u Mukatta ile Kur’an-ı Kerim’in mu’cizeviliği ve eşsizliği bir kez daha gözler önüne serilmektedir. Çünkü harflerin ehemmiyetli esrarlara haiz olması yönüyle Kur’an-ı Kerim’in beşer lafzı olmadığı ispat edilmiş ve taklidinin imkânsızlığı idrak edilmiştir. Harflerin İlahi birer şifre olması itibariyle de insan aklının onu anlamaya güç yetiremeyeceği anlaşılmaktadır. Bu şifrelerin anahtarları Efendimiz Hz. Muhammed’ (ASM) verilmiştir. Mukatta harflerinin manasını Peygamber Efendimiz (ASM) üstünlüğü ve fevkalade zekasıyla anlayabilmektedir. Ayrıca mukattaa harfleriyle Cenab-ı Hak, bazı has kullarına bir takım manevi işaretler de göndermiştir. Velayet ehli, seyr-i süluk-i ruhaniyede bir çok gaybi işaretleri onlarda bulmuşlardır.
Risale-i Nur’da bu harflerin gaybi işaretlerinden bahsedilirken Bediüzzaman Hazretleri “elif-lâm-mîm” harfi ile ilgili bazı işaretlerde bulunmuştur. İşaratü’l İ’caz adlı eserde “elif”e Allah, “lâm”a Cebrail (AS), “mim”e Hz. Muhammed (ASM) manası verilerek Kur’an’ın Allah tarafından Cebrail (AS) vasıtasıyla Hz. Muhammed’e (ASM) indirilmiş olduğu hakikati gibi geniş manalar çıkarılmıştır.
Bediüzzaman Hazretleri Latif Nükteler isimli risalesinde huruf-u mukataanın çok önemli hususiyetlerinden bahsetmiştir. Kısaca bir hususiyetini ele alacağız. Şöyle ki:
Cenab-ı Hakk’ın “Kün feyekun” (Ol der, oluverir) emriyle her bir zerrecik (atom altı parçacık: en küçük yapı) bir asker, bir ordu gibi emri bekliyor ve itaatini gösteriyor. Yani yaradılış emrinden gelen bu harfler, maddi kuvvet hükmünde eşyanın vücudu üzerinde hükmediyorlar.
“Beşer de kelâm sıfatından gelen şeriat-ı İlahiyenin hameleleri, mümessilleri, mütemessilleri” olması hasebiyle Kur’an harflerini seslendirdiğinde harfler havada zerrelerle sümbülleniyorlar. Ve bu zerreler maddi-manevi surette inkişaf ederek itaatlerini eşya üzerinde izhar ediyorlar. Hassaten huruf-u mukataa harfleri birer düğüm, birer düğme gibi ferşten Arşa manevi bir telefon misillü ve ilahi birer şifre mahiyetinde kainatta cereyan ediyorlar.
Hulasaten mukatta harflerinin, hassas birer düğme hükmünde olduğundan maddi bir ilaç gibi şifa suretiyle tesir edebileceği ve başka maksatlara da Allah’ın izni inayetiyle faydası olabileceği ifade edilmektedir.
Peygamber Efendimiz (ASM) mukattaa harfleriyle başlayan surelerin okunmasının ehemmiyetine binaen bir kaç hadis-i şerifinde şöyle buyurmuştur:
Semûre bin Cündeb’den (RA) rivayetle:
“Hâ Mîm ile başlayan sureler Cennet bahçelerinden bir bahçedir.”
Halil bin Mürre (RA) rivayet ediyor:
“Kur’ân’ın Hâ Mîm’le başlayan sûreleri yedidir. Cehennemin kapıları da yedidir. Her bir Hâmîm gelerek bu kapılardan birinde durur ve şöyle duâ eder: “Allah’ım, bana inanıp da beni okuyan kimseyi bu kapıdan sokma!”
Cevşenü’l Kebir’de yer alan ve mühim dualardan olan Celcelutiyye kasidesinde ise huruf-u mukattaa ile başlayan bir kaç beyit yer almaktadır. Mesela duanın şu bablarında, bu harflerin sırrıyla gayb alemlerde yapılan bazı seyahatlerden şöyle bahsedilmektedir:
Elif-lam sonra peşlerindeki Ra sırrı ile, Nur isminle bütün süflî ruhanilerin üstüne çıktım.
Elif-lam sonra mim ve ra ile ruhların mecmâına yükseldim. Fakat gerçek ruh çok yücedir.
Çok kıymetli bir dua hazinesi olan Evrad-ı Kudsiye’nin bazı bablarında ise huruf-u mukatta harflerinin sırrıyla İlahî dergaha şöyle niyazda bulunulur:
44. Bab: Tâ hâ, Tâ sin mim, Tâ sin, Yâ sin, Hâ mim, Ayn sin kaf. O iki denizi salıverdi, buluşuyorlar. Fakat aralarında engel vardır, birbirine karışmazlar.
46. Bab: Hâ mim… Hâ mim… Hâ mim… Hâ mim… Hâ mim… Hâ mim… Hâ mim… İş tamamlandı, zafer geldi, düşmanlar bize asla gâlib gelemezler.
47. Bab: Hâ mim… Bu kitap izzet sahibi olan Aziz, ilim sahibi olan Alîm olan Allah tarafından indirilmiştir. O günahları bağışlayan, tevbeleri kabul buyuran, azabı pek şiddetli ve fazlı bol olandır. O’ndan başka ilâh yoktur. Dönüş O’nadır.
97. Bab: Ta sin mim, lehviyat olan çalgı âletlerinden, yalandan, buhtandan, sihirden haramdan, hilekârlıktan, zındıkların tuzağından, gece ve gündüz hadiselerinden, cin ve insanların şerrinden Aliyyü’l-Âzîm olan Allah’a sığınıyorum.
132. Bab: Kaf hâ yâ ayn sâd. Hâ mîm ayn sîn kaf. Bizim sahibimiz sen ol, Sen herşeye kâfisin, bize merhamet et. O herşeye kudreti yeten Kadir, her kuvvete galip gelen, cebbarları hunharları dize getiren, tedbir ve takdirini hiç kimsenin geri çeviremediği, dilediğini yapan Kahir, varlığı, sıfatı, isimleri her şeyde aşikâr ve apaçık olan Zahir, isim ve sıfat, ef’al ve eserleriyle her şeyin iç yüzünü kaplayan, hiçbir şey onların ötesine geçemeyen, nazarlardan gizli kalan Batın, her şeyi yoktan örneksiz var eden Fâtır, en ince şeyleri yapan, her şeye nüfuz eden, lütuf sahibi Lâtîf, her şeyden en iyi haberdar olan Habîr olan Allah’tır. Sözü haktır. Mülk Onundur. Sur’a üfürüldüğü gün hiçbir şey Ondan gizlenemez, O görüneni ve görünmeyeni en iyi bilen Âlim’dir. O her şeyi hikmetle yapan Hakîm, her şeyden haberdar olan Habîr’dir.
Alimler, hece harflerinin tam ve hakiki manasının Rabbimizin bildiğini ifade ederek görüşlerini dile getirmeye gayret etmişlerdir.
Son olarak Cevşenül Kebir’de yer alan bu duaların keyfiyyetinden de anlaşılacağı üzere huruf-u mukatta ile yapılan niyazların pek kuvvetli bir tesire sahip olduğunu ifade edebiliriz.
Her kitabın bir özü vardır ve bu kitabın özü de hece harfleridir. Hz. Ali (RA)
- Kelamda terapi: olumlamalar - 11 Eylül 2019
- Ene üzerine-3:insanın emaneti suistimali - 2 Eylül 2019
- Ene üzerine-2: insana verilen emanet - 2 Eylül 2019