Son zamanlarda teknolojinin ne kadar çok geliştiğinin ve aslında bunu ne kadar içselleştirdiğimizin belki de farkına bile varamıyoruz. Her gün yeni bir video ya da haberle karşılaşıyor, takla atan robotlardan veya birbirleriyle iletişim için yeni bir dil üreten yapay zekalardan bahsediyoruz. Geçtiğimiz günlerde önceden ayakta bile doğru düzgün duramayan robotların takla atar halini görmek de açıkçası beni çok şaşırtmadı çünkü artık alıştık. Aslında bunu bilim kurgu filmlerinde uzun süredir görmekteyiz ve robotların belki de bir gün dünyayı ele geçirebileceği fikri bize nakış nakış işleniyor sanki.
2011 yılında adı anılmaya başlanan Endüstri 4.0 ile sanayide insan elinin minimuma indirilmesi ve yapay zekanın hakimiyeti konuşulmaya başlandı. Akıllı otomasyonla birlikte akıllı telefonlarla tanıştık ama üretimde bunun nasıl olacağını henüz tecrübe edemedik. Bu sistemle birlikte zekası olan (öğrenen) makinaların birbirleriyle internet aracılığıyla otomatik haberleşmesi söz konusu olacak. Bu, işsizliğe yol açacak gibi görünse de önümüzdeki yıllarda yeni meslek dallarının ortaya çıkacağı ve aslında sanayinin gelişmesi ile artan üretim ve ihtiyaç ile istihdamın da artacağı konuşuluyor.
Türkiye vasıfsız işçi kullanımında Çin’den sonra dünya ikincisi. Biz bugün taşeron işçinin statülerini tartışırken yarın bir gün onlara gerek kalmayan bir dünyaya uyanabiliriz. Endüstri 4.0 aslında inanılmaz insan dostu bir sistem. Bugün bir işçiden bir vidayı hayatı boyunca sıkmasını istemek kapitalist sistemin dayattığı bir şeydir. 4.0 ise ben artık kol gücünü istemiyorum, senin en kıymetli kısmın olan beynine talibim diyor. Sanayi devrimiyle başlayan işçi sorununa adeta kökten bir çözüm öneriyor ve insanın nesneyle olan bağlantısını başka bir boyuta taşıyor.
İnsanlar da artık yaşama amaçlarını tanımlarken iş, para ve kariyer gibi sınırlı, geçici ve suni şeylerle açıklamaya başladı. Artık bu gibi alanlarda da robotların insanların yerini alacağını varsayarsak bizim de artık kendi algımıza bir “update” getirmemiz gerekiyor sanırım. Yapay zekayı insan gibi kendine ait alanlarda uzmanlıkları olan bir şey olarak tanımlamak günümüz insan tanımına uygun görünüyor ama esas nokta da aslında burasıdır. İnsanı beşerden ayıran şey aklına ve duygularına hâkim olması ve onu belli bir doğrultuda yönetebilmesidir.
Robotların insanın yerini alacağı tanımını duyduğumuzda çok şaşırmıyoruz çünkü aslında hayatlarımız çoktan robotlaştı. İnsanoğlu ise kendini insan yapan değerleri unutarak robotlaşmaya her gün bir adım daha atıyor.
- Güvenli seyahat için yapılması gerekenler - 16 Ağustos 2018
- İnsan, robot ve Endüstri 4.0 - 10 Aralık 2017