GÖRMEDİN Mİ Allah güzel bir sözü nasıl misal getirdi? (Güzel bir söz) kökü sağlam, dalları göğe yükselen bir ağaç gibidir. Bu ağaç Rabbinin izniyle her zaman meyvesini verir. Öğüt alsınlar diye Allah insanlara misaller getirir. (İbrahim 14/24- 25)
Bediüzzaman hazretlerinin Sözler isimli risalesinde “Beşer bir ümmettir, kelâm sıfatından gelen şeriat-ı İlahiyenin hameleleri, mümessilleri, mütemessilleridir” ifadesinden yola çıktığımızda kelamın insana ve kainata olan tesirlerinin ehemmiyetini görmemek imkansızdır.
Allah’ın subuti sıfatlarından en harikalısı, ihtivalısı kelamdır. Çünkü kelam-ı İlahi Allah’ın ilim irade kudret sıfatlarını barındırır. Kelam-ı İlahi olan Kur’an-ı Kerim de bu sıfatları ihata etmesi yönüyle şifadır. “Biz Kur’an’dan öyle bir şey indiriyoruz ki o, müminler için şifa ve rahmettir…” (İsra 17/82). İnsan ise kelam sıfatının taşıyıcısı ve temsilcisi olması itibarıyla Cenab-ı Hakk güzel söz söylemeyi abdine emreder. Kur’an-ı Kerim’in güzel söze olan vurgusunu şu ayetlerde görebilmekteyiz:
“Ana-babaya güzel söz söyle. Gönül alıcı, keremli söz söyle.” (İsra 17/23)
“…Beliğ ve tesirli söyle.” (Nisa 4/63)
“..Gönül alıcı söz söyle.” İsra 17/28)
“…Yumuşak bir söz söyle.” (Taha 20/44)
Sözün sihir tesirinde olduğuna dair rivayetler mevcuttur. En küçük bir söz bile tüm vücudumuza, kâinata yaydığımız bir enerji kütlesidir. Bu sebeple düşüncelerimiz ve sıkça kullandığımız sözler bir süre sonra melekemiz ve hatta yaşam biçimimiz haline gelmektedir. Çünkü bilinçaltımız kendisine ulaşan kelime ve düşünceleri, gerçekleri ifade eden kelime ve düşünceler olarak algılamaktadır. Ve sözcüklerdeki anlamı, onları söyleyen ve düşünen kişinin yaşamında bir gerçek haline getirmeye çalışmaktadır. Sık sık tekrar ettiğimiz sözcükler ve düşünceler benliğimizde daha güçlü hale gelerek bilinçaltı düzeye aktarılırlar ve davranışlarımızı, tepkilerimizi etkilemeye başlarlar. Bu sebeple kelimeler vasıtasıyla ifade ettiğimiz düşüncelerimiz davranışlarımıza ve yaşamımıza yön vermektedir.
Bediüzzaman hazretleri Sözler isimli risalesinde kelimelerden hayat sahibi varlıkların yaratıldığını ifade eder. Bu hayattar varlıkların hayatımıza olan olumlu veya olumsuz tesirleri de söz konusudur. Elbette ki bu tesirlerin müsbet olabilmesi de kullandığımız kelimelerin müspet oluşuyla doğru orantılıdır. “Allah güzeldir, Güzeli sever, işlerin güzel yapılmasını ister” hadis-i şerifi sırrınca güzel, olumlu sözleri günlük yaşantıda kullanmaya gayret göstermekse bir mü’minin şiarı olsa gerek. Nitekim Zümer suresinin 18.ayetinde “O kullarım ki onlar sözü dinlerler, sonra da en güzeline uyarlar. İşte onlar, Allah’ın doğru yola ilettiği kimselerdir. Gerçek akıl sahipleri de onlardır” buyruluyor. Bu ayetin ışığında anlıyoruz ki sözlerin en güzeline tabi olmak nazar-ı dikkatimizi güzel şeylerle meşgul olmaya sevk etmektedir. Çünkü Said Nursi hazretlerinin de ifadesiyle “Güzel gören, güzel düşünür. Güzel düşünen, hayatından lezzet alır.”
Binaenaleyh “Her şeyin güzel cihetine bakınız” kaidesini hayatımıza bir düstur olarak almamızı sağlayan düşüncelerimize büyük çığır açan ve olumlu sözcük yapıları diye ifade edilen olumlamaları kullanarak bir başlangıç yapabiliriz.
Olumlama olarak ifade edilen cümle yapıları gün içinde tekrarlanan ve bilinçaltına sızan, böylece kelime ve cümlelerdeki niyeti aktif eden pozitif enerji gücüne sahip ifadelerdir. Uzmanlarının ifadesiyle belirli kaidelerle, iyi bir niyetle ve güzel düşüncelerle seçilen olumlamaları sık tekrarlarla kendimize telkin ettiğimiz takdirde daha pozitif insanlar olacağımız muhakkaktır. Olumlamaları her gün düzenli aralıklarla sabır, istek, inanç ve devamlılıkla tekrar etmek, istediğimiz sonuçlara ulaşmamız için mühim bir adım oluşturmaktadır. Yaşantımızda değiştirmek istediğimiz düşünce ve duygularımızı olumlama denilen bu oto telkinlerle daha müsbet bir şekle dönüştürebilmek için olumlamaları seçerken dikkat etmemiz gereken bazı mühim hususiyetler vardır. Bunları şu şekilde özetleyebiliriz:
Olumlama cümlemiz olumlu olmalıdır
Yani “Hasta olmak istemiyorum” yerine “Sağlıklıyım” gibi tamamen olumlu kelimelerden seçilmiş kalıplar kullanılmalıdır.
İstiyorum ifadesinden kaçınmalıdır
“Mutlu bir hayat istiyorum” demek yerine “Mutlu bir hayata sahibim” denilmelidir. “Sahibim” dediğinizde tüm hücreleriniz o andan itibaren mutlu bir hayata sahip olduğu komutunu alır ve size bunu yaşatmaya başlar.
Belirsiz ifadelerden kaçınmalı, cümlelerin hedefi net olarak belirtilmelidir
Kurduğumuz cümle herkes tarafından anlaşılabilecek basitlikte olmalıdır.
Cümleler gelecek zaman yerine şimdiki zaman veya geniş zaman kipinde kurulmalıdır
“Çok mutlu olacağım” demek yerine “Çok mutluyum” demeliyiz. Gelecek zaman kipi yaşamak istediğimiz durumu her zaman daha ileri bir zamana öteler. Böylece hiçbir zaman o durumun içinde olamayız.
Olumlamalarımız başka insanlar hakkında değil kendimiz hakkında olmalıdır
“Bana saygı göstersin” demek yerine “Saygı görmeyi hak ediyorum” demeliyiz.
Cümlelerimizi yumuşatmalıyız
“Kendimi olduğum gibi kabul ediyorum” şeklinde ilk başta ikna olmakta zorluk çektiğimiz cümleleri “Kendimi olduğum gibi kabul etmeye niyet ediyorum/hazırım/başlıyorum. Kendimi olduğum gibi kabul etmeyi öğreniyorum” şeklinde yumuşatmalıyız. Zamanla bu cümleleri “kabul ediyorum” şeklinde değiştirebiliriz.
Kısacası kendimize yaptığımız olumlu telkinler yaşam şemalarımızın kodlarını olumlu ve pozitif cenaha yönlendirerek daha mutlu bireyler haline gelmemize vesile olacaktır diyebiliriz. Olumlamalara birkaç örnek cümle olarak şunları sıralayabiliriz:
- Ben bu gün sevgiyle doluyum, sevgiyi tüm çevreme ve ihtiyacı olanlara cömertçe veriyorum.
- Ben kendimi tam da olduğum gibi seviyor ve kabul ediyorum.
- Tüm bolluk ve bereketi ayırım yapmaksızın olduğu gibi kabul ediyorum.
- Ben kendi içimde tam ve bir bütünüm.
- Ben sevildiğimi biliyorum ve sevgiyi kabul ediyorum.
- Ben kendi yolumda sevgiyle ilerliyorum.
- Ben sonsuz bolluk ve bereketle doluyum.
- İşime kolayca odaklanıyorum ve çok verimli çalışıyorum.
- Kendimi her zaman ve her yerde özgürce ve öz güvenli bir şekilde ifade edebiliyorum.
- Ben daima kendimi en doğru sözcüklerle, en güzel davranışlarla ve sevgiyle ifade edebiliyorum.
- Bugün ve her gün sağlığım hep çok iyi durumda.
- Bugün kendimi sevgiyle ifade edebilmeyi seçiyorum.
- Zihnim ve bedenim kusursuz bir denge içinde.
- Sağlıklı ve kâinatla uyum içindeyim.
- Geçmişte beni üzen kişileri affediyorum.
Bu olumlamaları hayatında kullanan insanlara bir misal vermek gerekirse Üstadımız Bediüzzaman’ın kendisi için “kainata değişmem” dediği aziz talebesi Zübeyir Gündüzalp’in kaleme aldığı Bir Dava Adamının Notları eserinde bu olumlamaları uyguladığını belirten şu ifadelerle karşılaşmaktayız:
Ruh haletinizi değiştirmekle, müptelâ olduğunuz dertten kurtulabilirsiniz. Siz derde uğramışken, sinirleriniz birbirine geçerken, bu şartlar altında Rabbinizin size ihda (hediye) ettiği irade kuvveti ile ruh haletinizi değiştirebileceğinizi kat’i olarak beyan ediyorum. Bunun sırrı basittir, fakat biraz gayret lazım. Bir ameli ruhiyat âlimi der ki: “Fiil, hissi takib eder gibi görünmekte ise de hakikatte fiil ile his beraber giderler. İradenin tasarrufu altında bulunan fiili tanzim edersek, dolayısıyla öyle olmayan hissi de tanzim edebiliriz.”
Zihnen karar vermekle heyecanlarımızı hemen değiştiremesek de fiillerimizi değiştirebiliriz. Fiillerimizi değiştirince hislerimizi otomatik surette değiştirmiş oluruz. Şayet neşeniz kaybolmuşsa ihtiyari neşeye girme yolu: şakrak ve neşeli davranmak. Güya neşe gelmiş gibi hareket edip konuşmak. “Ben neşeliyim, ben neşeliyim, ben müferrahım, ben mesrurum” kelimelerini yüksek sesle on beş defa tekrarlayarak kendi kendimize bu telkini yapmak ve yapmaya devam etmekten ibarettir. Pek mes’ud ve neşeli olma belirtilerini hareketlerinizle gösterirken bitkin ve bezgin bir halde kalmak maddeten imkânsızdır. (Bu, Allah’ın bize ihsanı olarak hepimizin hayatımızda kolayca ve mucizeler misillü muvaffakiyetler kazanabileceğimizi gösteren esaslı, küçük hakikatlerden birisidir.) Sıkıntı ve ızdıraptan kurtulmak için insanın kendinde değişiklik yapması lazımdır. Bu değişiklik için yegâne çare şudur: neşeli hareket etmeye başlamak. Bu metodu tatbik ederek vehim ve sıkıntılardan kurtulan birisi der ki:
- “Şöyle bir hareket ederek yerimden fırladım, gülümsedim, güya her şey güzel ve yolunda imiş gibi hareket etmeye uğraştım…”
- “Önceleri güç olduğunu itiraf ederim fakat kendimi zorladım. Bu hareketleri yapmaya devam etmekte sebat ettim. Hareketlerimde güler yüzlü, neşeli ve ferahlı göründüm. Böylece sıkıntılarımdan kurtulmaya muvaffak oldum.”
- “İlk farkına vardığım şey kendimi iyi hissetmem oldu. Hemen hemen kendimi göründüğüm kadar iyi hissettim, bu iyileşme devam etti.”
- “Bugün aylardan beri mezarda olmam icap ettiği halde hem mes’ut, hem neşeli, hem mesrur, hem sıhhatli, hem de hayattayım. Şu muhakkak ki eğer mağlubiyet düşüncelerine ve ümitsizliklere devam etseydim, şimdi ölmüş bulunacaktım.”
- “Fakat ruh haletimin değişmesiyle, vücudumun iyileşmesine sıhhat ve afiyet kazanmasına imkan ve fırsat verdim.”
Evet Bediüzzaman Hazretlerinin Mektubat isimli risalesinde “Evet fena bir adama ‘iyisin iyisin’ desen iyileşmesi ve iyi adama ‘fenasın fenasın’ desen fenalaşması çok vuku bulur…” ifadesinde yer aldığı gibi olumlu ve güzel duygular oluşturan bu telkinleri düzenli ve devamlı bir şekilde bir müddet kendimize uyguladığımız takdirde benlik algımızda meydana gelen güzel değişimleri zamanla fark edebilir, his dünyamıza pozitif enerjileri aktarabilir ve de hayatımıza güzel başlangıçlar yapmaya başlayabiliriz İnşaAllah… Çünkü geçmişimizde atlatmış olduğumuz travmaların benlik algımızda oluşturduğu deformasyonları tedavi etmek için, yaşam şemalarımızı formatlayacak nitelikteki bu olumlamalar ruhsal detoks mahiyetinde birer manevi teselli hükmündedir diyebiliriz.