EĞER ANLASAYDIN Kİ ömür azdır, hem faidesiz gidiyor…
Bediüzzaman Said Nursi, Lem’alar, Yirmi Beşinci Lem’a (Hastalar Risalesi)
Seneler senelerin üstüne binip insana el sallayarak gidiyor ve giderken insandan birçok şeyi götürüyor. Saçının rengi, yüzünün güzelliği, vücudunun kuvveti ve daha birçok şey gidiyor. İnsan da arkalarından bakakalmak ile yetiniyor. Çaresizce kabul ediyor bu gidişleri, hayatının vedalar ile dolmasını…
Oysa bir formülü vardı bu gidişleri anlamlı yapmanın ve her gidenle daha çok kazanmanın. Bunun sırrı ise gidenlere yüklediğimiz manevî anlamlardı.
İnsan bir modeldi. Onun Sanatkârı onun üzerinde sanatlarını göstermek için kesip biçiyordu. Birçok esmâsını insanın üzerinde okutuyordu; insan olan insanlara… Bu yüzden insana hastalıklar, musibetler yolluyordu. İnsan tasaffi etsin, kemâlini bulsun ve fâni dünyada bâkiyi kazanmaya yol bulsun diye.
Aslında hastalıklar ve musibetler kısa ömrümüzü de uzatıyordu.
Peki nasıl oluyordu bu?
Eğer sabretse, musibetin mükafatını düşünse, şükretse o vakit her bir saati bir gün ibadet hükmüne geçer. Kısacık ömrü uzun bir ömür olur.
Hastalar Risalesi
İnsan acziyeti gereği ömrünün büyük bir kısmını ihtiyaçlarını gidermek ile geçirir. Dolayısıyla ibadetlere kalan zaman bunun yanında çok az olur. Eskiden kâmil insanlar mağaralara çekilir, inzivada ömürlerini meyvedâr kılarlarmış. Şimdinin insanı bundan da mahrum. Yeme, içme, uyuma, geçim derdi derken insanın ömrü ziyan olup gidebiliyor.
Buna karşı kulunu çok seven Rabbi ona –bir kamçı misali– musibetler, hastalıklar gönderiyor ki kendine gelsin. Nereden geldi, ne için geldi, ne yapıyor düşünsün…
Ve hastalıkları, musibetleri yollarken de içine büyük bir hazine koyuyor merhametli Rabbimiz.
“Sabır içinde şükür” şartıyla her bir saati bir gün ibadet hükmüne yazıyor. Bir gün aralıksız ibadet edemeyen biz acizleri, günlerce kesintisiz ibadet etmiş kabul ediyor. Yirmi dört saatlik bir hastalık sürecini yirmi dört gün ibadet etmiş hükmünde yazıyor ve böylece bakiye mâl olmuş yirmi dört gün ömür hanemize yazılıyor.
Hastalıkla, musibetle geçen saatleri hesaplarsak eğer, sabır içinde şükrettiysek, ahirete kaç yaşında göç ettiysek ekstra o kadar sene çıkabilir karşımıza, hem de bâki bir sûrette. Biz “Bu da nereden çıktı?” şaşkınlığı yaşarken “Sabır içindeki şükrünün içinden” cevabını alırız.
Bu fıtrî hâletle beraber, musibetlerin neticesi olan sevap ve mükâfât-ı uhreviye ve kısa ömrü musibet vasıtasıyla uzun bir ömür hükmüne geçmesini düşünse sabırdan ziyade, şükreder.
Hastalar Risalesi
Neticeye bakmalı demiş hep insanlar. İşte bizi bekleyen netice ve mükafat; kısa ömrü uzun ve meyvedar etmek. Zaten bu dünyada her insanın en büyük davası imanla kabre girebilmek. Bu iş sandığımız kadar kolay değil. Bize böylesine uzun bir ömür imkanı veren Rabbimize şükretmemiz gerekir. Yoksa öbür tarafta ekserisi ihtiyaçlar peşinde koşturmakla geçen beyhude bir ömre karşılık ibadet kısmı çok az gelen amel defterlerimizle kalıveririz.
Meşhur bir söz var ki “Musibet zamanı uzundur.” Evet musibet zamanı uzundur. Fakat örf-i nâsta zannedildiği gibi sıkıntılı olduğundan uzun değil belki uzun bir ömür gibi hayatî neticeler verdiği için uzundur.
Hastalar Risalesi
İnsanımız da “Musibet zamanı uzundur” demiş. Ama genelde bunu zaman geçmiyor manasında düşündüklerinden demişler. Aslında musibet zamanının uzunluğu uzun bir ömür neticesini doğurduğundandır. Yani sanıldığı gibi değildir.
Son olarak Üstadın Erzurum’da mübarek bir zata müthiş bir hastalığa giriftar olduğu zaman söylediği tavsiyesini hatırlayalım ve biz de bu tavsiyeye tam kulak verelim, zahiren kısa olan ömrümüzü hakikatte uzun edelim inşallah…
Kardeşim, sen bunun (misaldeki sersem kumandan) gibi yapma. Bütün kuvvetini bu saate karşı tahşid et. Rahmet-i ilâhiyeyi ve mükâfât-ı uhreviyeyi ve fâni ve kısa ömrünü uzun ve bâki bir surete çevirdiğini düşün. Bu acı şekvâ yerinde ferahlı bir şükret.
O da tamamıyla bir ferah alarak “Elhamdülillâh” dedi, “Hastalığım ondan bire indi.”
Hastalar Risalesi
- Yuvanın ışığı: ahirete iman - 29 Ekim 2024
- Dünyanın geçici hastalıkları mı, ahiretin ebedî hastalıkları mı? - 13 Ağustos 2023
- En kuvvetli hazine: Ahirete iman - 20 Ağustos 2022
Emeğiniz için teşekkürler…
Ahir zamanda yaşıyoruz. Hastalanınca niye hemen hastaneye koşuyoruz? Biz insanlar günlük yaşam proğramları, her ne kadar ömrü uzatmak şeklinde olsa da, ahir zaman peygamberinden derlediğiniz reçeteler, kısa ömrü değil uzatmak, âdeta ebediyete taşıdığını görmek zor değil.
Zaman ne kadar ilerlerse ilerlesin, insanın insaniyet ihtiyaçları değişmiyor: “Varlığım son bulmasın, sevdiklerimle beraber ebedî mutlu kalıyım.”