Tefekkür deyince aklımıza hep dağlar, böcekler, kainatın ne kadar mükemmel ve muntazam yaratıldığı gibi “doğal” veya tabiatta bize hazır olarak sunulan mevcudatı düşünmeyi getiriyoruz. Bu tip tefekkürler fikir dünyamızın gelişmesi, özellikle tevhid, haşir, kader gibi temel imani bahislerin anlaşılması için çok gereklidir. Ancak kendimizi sadece böyle tefekkür kalıplarına sokmamalıyız ve aslında baktığımız her şeyde bir tefekkür yolu bulmaya çalışmalıyız.
Biz genelde başımıza gelen sıkıntılar ve belalardan hep moderniteyi ve teknolojiyi suçlarız. Bu eleştirilerimizde çoğunlukla haklı olsak da acaba moderniteye ve teknolojiye bakarak tefekkür yapamaz mıyız? Bence bunu yapabiliriz ve yapmalıyız.
İstanbul’da yaşayan ve bir dönem düzenli olarak çok uzun bir mesafede metrobüsü kullanan biri olarak metrobüsle alakalı, uzun metrobüs yolculuğunun kendi iç alemimdeki yansımalarından tefekküre bir yol bulabilirim sanırım. İstanbul’da olanlar bilir, bilmeyenlerde benden bilsinler ki, metrobüs çok uzun bir hat boyunca hizmet veren ve aşırı dolu olmasıyla ün salmış bir şehiriçi ulaşım sistemidir. Metrobüse binerken o vahşet ortamında yok olmamak için bir süre insanlığınızı bir kenara bırakmanız gerekir. Ancak aslında o hengame içinde mahşer meydanını aklımıza getirip, mahşer meydanında kimsenin yardımının bir diğerine fayda vermeyeceğini çok rahat görebiliriz.
Metrobüse girdiğiniz anda ise düşmemek için yapabildiğiniz tek şey ani bir el hareketiyle bir yerlere tutunmaktır. Eğer aksi olursa diğer insanların üzerine yıkılırsınız. Burada ise insanın ne kadar aciz olduğunu tefekkür edebiliriz: Tek yapabildiğimiz şey bir el hareketiyle bir yerlere tutunmaktır, bunun haricinde o anda yapabildiğin başka bir fiziksel faaliyet yoktur. Metrobüste yapabileceğiniz diğer bir tefekkür ise bu dünyanın gelip geçiciliğidir: Aynı durakta bindiğiniz insanlar bir bakmışsınız artık yanınızda yoktur ve başka duraklarda bulunduğunuz metrobüsü terk ederler. Hiçbir şey kararında değildir metrobüste: Devamlı gidenlerin yerini doldurursunuz ve gelenler sizin yerinizi doldurur. Metrobüste yapabileceğiniz başka bir tefekkür ise insanın ne kadar sabırsız olduğudur. Özellikle Zincirlikuyu durağında hemen arkadan boş bir metrobüs gelmesine rağmen, insanlar (ben de dahil) mevcut metrobüse binebilmek için birbirleriyle yarışırlar.
Teknolojiyle alakalı bir tefekkür yine insanın acizliğidir. Biz -insanlık olarak- bu teknolojik aletleri yaptık. Ancak bütün bunlar bizim gücümüzü veya üstünlüğümüzü göstermiyor. Tam tersi, aslında bütün bu teknolojik aletler bizim acizliğimizi ve irademizin ne kadar kısa olduğunu bizlere gösterir. Teknolojik aletlerin yapabildiği şeyleri biz kendimiz yapamadığımız için onlara ihtiyaç duyuyoruz. Teknolojik aletlerle yapabildiğimiz bütün işler bizde zati olarak bulunmuyor ve bu bizim ne kadar aciz ve fakir olduğumuzu açık bir şekilde bizlere gösteriyor.
Daha bunun gibi birçok modern tefekkürler yapabiliriz ve bulunduğumuz her anda hakikate bir yol bulabiliriz. Ayrıca böylelikle kendimizi kalıplardan ve “dogmalardan” kurtarmış oluruz.
Not: Bütün bu tefekkürleri beraber yaptığımız, bana bu tefekkürleri yazıya dökmek fikrini veren, ve varlıkları ve sohbetleriyle bana şevk ve gayret veren Burak, Enes ve Fatih abilerime kucak dolu sevgilerimi sunuyorum, Allah onlardan razı olsun…
Haşiye: “modern tefekkürler” derken, modern kelimesinin ihtiva ettiği, geçmişi ve diğer tefekkür türlerini yok sayan manasında değil, moderniteyle hayatımıza giren yenilikler üzerinde yapılan tefekkürler manası murad edilmiştir.
- Risale-i Nur’da Yol - 29 Nisan 2021
- Günah (2): günah nedir? - 27 Ocak 2019
- Günah (1): davranışlar, irade, dua ve yaratıcı - 25 Temmuz 2018
Tebrikler…
Her an her hal üzere fikretmek…
Bi nevi neden, nasıl, niçin sorularını sormak…
Gafil olmadan herşeyin izinde, özünde, yüzünde O’nu aramak…
İyi yolculuklar kardeşim…
Kısa ve uzun, kolay ve çetin dünya yolculuğunun sonu Saadet-i Ebediye olsun inşallah…
Teşekkür ederim İsmail abi.
Saadet-i ebediyede beraber olabilmek duasıyla inşallah…
Amin kardeşim inşallah…
Aziz kardeşim Metrobüs izlenimlerinden sonra Metro izlenimlerini de bekliyoruz…
İnşallah mehmet abi. Fantastik hisarüstü metromuz hakkındaki görüşlerimi en yakın zamanda olgunlaştırırım… 🙂
Insanın kendi yaptığı kalelerin kumdan ibaret olduğunu keşfetmesi güzel bir tefekkür.
Modernitenin getirdiği o güçlü madde Perest akım risalei Nur’un bakış açısı ile darmadağın olmuştur.
Geçmişin karanlık odalarına zorla çekmek yerine anı ve geleceği hakkında ne yapması gerektiğinin anlatılması maksadına uygun bir yazı olmuş tebrik ederim.
Cenabı hak kelamında sivrinek ve benzeri mahlûktan bahsettiği gibi en ufak bir pencereden dahi Cenabı hakkı gördüğümüz cihetle bahsetmeyi lüzumsuz görmemeliyiz.
Herşey bize ondan bahsediyor görmeyi ve okumayı ve duymayı ve hissetmeyi bilene…