Bediüzzaman Said Nursi’nin eserlerine baktığımız zaman onun toptancılık ve genellemelerden kaçındığını görmekteyiz. Her hangi bir meselede bu böyledir deyip kestirip atmak yerine, meselenin müspet ve menfi, mecazi ve hakiki yönlerini tespit edip, kullanım alanlarına ve kullanım şekillerine göre izahatta bulunmaktadır. Yani kavramlara nötr olarak yaklaşmakta, neticeleri ve kullanım veçhelerini ön plana çıkartmaktadır.
İhtilaf konusunda Uhuvvet Risalesi’nde yer alan “Ümmetimin ihtilafı rahmettir” hadisini şöyle yorumlamıştır.
Hadisteki ihtilâf ise müsbet ihtilâftır. Yani herbiri kendi mesleğinin tamir ve revâcına sa’y eder. Başkasının tahrip ve iptaline değil, belki tekmil ve ıslahına çalışır. Amma menfi ihtilâf ise -ki garazkârâne, adâvetkârâne birbirinin tahribine çalışmaktır- hadisin nazarında merduttur. Çünkü birbiriyle boğuşanlar müsbet hareket edemezler.
Toplum hayatında düzen ve uyum aynı zamanda farklılaşmanın bir sonucudur. Meslek, statü, yaş, cinsiyet vb. herkesin aynı ve eşit olduğu farklılaşmanın olmadığı yerde tam bir düzen ve uyumdan bahsedilemez. Toplumda farklılaşma en ilkel toplumlardan günümüze kadar hep var olagelmiştir.
En ilkel topluluklardan günümüze kadar uzanan tüm insanlık tarihi, diğer canlılardan farklı olarak insanın üniform (tek tip) bir yapıda olmadığını göstermektedir. Bu üniform olmayışın yaş, cinsiyet, vücut yapısı, zeka düzeyi vb. tabii özelliklerinin yanı sıra; servet, eğitim, itibar, nesep vb. ‘sosyal’ nitelikleri de vardır.
İnsanların yaratılışından ve içinde yaşadığı sosyal çevre, mekan ve iklimden kaynaklı farklılaşmaları kaçınılmazdır. Yaşanılan bölge ve içinde yetişilen grup anlamında da diğer grup ve çevrelerden farklılaşma söz konusu olmaktadır. Mezhep, cemaat ve tarikat olarak… Her birisi diğerinden farklı bir meslek ve meşrebe sahip olmaktadır.
Bu nokta-i nazardan Said Nursi, “Haklı her meslek sahibinin, başkasının mesleğine ilişmemek cihetinde hakkı ise ‘Mesleğim haktır’ yahut ‘daha güzeldir’ diyebilir. Yoksa, başkasının mesleğinin haksızlığını veya çirkinliğini ima eden ‘Hak yalnız benim mesleğimdir’ veyahut ‘Güzel benim meşrebimdir’ diyemez olan insaf düsturunu rehber etmek” şeklinde müspet ihtilafın nasıl olabileceğini tarif etmektedir.
Birçok dini grup ve cemaat var ki her birisi din sevgisi ve muhabbetiyle hareket ettiğini söylüyor, ama bir takım meslek ve meşrep farklarından dolayı farklı yapılanma içerisindeler. O halde tarafgirliğe girmeden bu gruplar nasıl müspet şekilde hareket edecekler? Nasıl birlikte hareket edilebilecekler? Nursi, din sevgisiyle teşekkül eden grupların ittihat etmeleri için iki şartı öne sürer. Eğer asayiş muhafaza ediliyor ve muhabbet üzerine hareket edilip başka gruplara leke sürülerek kendi grubunun haklılığı gösterilmeye çalışılmıyorsa ittihatın zemini oluşacaktır.
Muhabbet-i din saikasıyla teşekkül eden cemaatlerin iki şartla umumunu tebrik ve onlarla ittihad ederiz. Birinci şart: Hürriyet-i şer’iyeyi ve asayişi muhafaza etmektir. İkinci şart: Muhabbet üzerinde hareket etmek, başka cemiyete leke sürmekle kendisine kıymet vermeye çalışmamak, birinde hata bulunsa müfti-i ümmet olan cemiyet-i ulemaya havale etmektir.
Her grubun kendi mesleğinin muhabbetiyle hareket etmesi müspet harekettir. Nursi bunu şu şekilde ifade eder: “Müsbet hareket etmektir ki, yani, kendi mes-leğinin muhabbetiyle hareket etmek. Başka mes-leklerin adâveti ve başkalarının tenkîsi, onun fik-rine ve ilmine müdahale etmesin, onlarla meşgul olmasın.” Bir grubun kendi hizmet ve uygulamalarını bırakıp diğer grup ve cemaatlerin uygulama ve hizmetlerini tenkit edip beğenmemeleri müspet hareket prensibini ihlal etmektir.
Farklılaşma, ontolojik ve sosyolojik anlamda kaçınılmazdır. “Ey dinî cemiyetler! Maksadımız, dinî cemaatlar maksatta ittihad etmelidirler. Mesalikte ve meşreplerde ittihad mümkün olmadığı gibi caiz de değildir.” İkazı veya hatırlatması da aynı noktaya işaret etmektedir. Maksatta ittifak edilebilir, metotta farklılaşma caizdir. Gidilecek olan bir menzile farklı yollar kullanılarak gidilebilir.
Müspet ihtilaf bir anlamda sosyal bütünleşmeyi çağrıştıran bir kavramdır. Sosyolojik anlamda bütünleşme kavramı ile genellikle, bir toplumu oluşturan unsurlar arasındaki uyum veya ahenkli işleyiş anlatılmak istenir. Başka bir deyişle bütünleşme kavramı, toplumu meydana getiren bireyler, gruplar, kurumlar ve kuruluşlar arasındaki ahenkli bütünlük, işlevsel birliktelik yâ da uyumlu işleyiş olgusunun karşılığı olarak kullanılmaktadır.
Nursi’nin müspet ihtilaf yaklaşımı da aynı dine inanan mezhepsel ve cemaat olarak farklılaşan her bir grubu dini hayatta farklı bir işlevi yerine getiren, büyük bir fabrikaya hizmet eden küçük birer çark olarak görmektedir. Her grup kendi vazife ve alanında kalarak uzmanlaştığında ve meşrepte değil maksatta ittifak ettiğinde müspet ihtilaf gerçekleşir.
- Anlamak - 7 Ocak 2022
- Dağılmak - 13 Temmuz 2021
- Cevapsız kalan sorular… - 21 Haziran 2021
Teşekkürler abi eline sağlık
Ne zamandır senden beklediğim bir yazıydı…
Bu arada Bediüzzaman Said Nursî olarak başlayıp Said Nursî diye devam edip Nursî olarak bitirmen dikkatimi çekti.. 🙂
Eyvallah kardeşim devamı gelecek İnşAllah…
Cemaat dili ile akademik dil karışmış biraz…
Müdakkik okuyucular önemli 🙂