Siyasetten istiazeye bir bakış

Siyasetten istiazeye bir bakış

BEDİÜZZAMAN’IN EN MEŞHUR sözlerinden birisi onun siyasete dair istiazesidir. Bu istiazenin sebeplerini Bediüzzaman eserlerinde izah etmiştir. Ahmet Yıldız’ın tasnifini dikkate alırsak bu sebepleri şöyle sıralayabiliriz: ihlasın korunması, şefkat ve adalet, siyasette pozisyonel tavır almanın ve partizanlığın reddi, şiddetin siyasal bir araç olarak kategorik reddi, siyasete hakikat kaygısı üzerinden bakılması, şeffaflık ve süreç odaklılık, imanî olanın siyasi olana öncelenmesi ve ahlakî siyaset anlayışı.[1] Bu sebeplerin her birisine dair Risale-i Nur külliyatının çeşitli yerlerinde doyurucu izahlar bulmak mümkündür. Kuşkusuz ki Bediüzzaman’ın kendisinin zikrettiği gerekçeler onun pozisyonunu anlamak için önceliklidir. Bu yazıda savunduğum ana fikir ise bu gerekçelere ek olarak ve bunlarla çelişmeyecek şekilde farklı bakış açılarının mümkün olduğudur. Bu perspektifin temelinde ise şeytan ile siyaset arasında kurulan benzerlik vardır. Bediüzzaman’ın siyaset ve şeytan arasında kurduğu benzerliğin siyasetten istiazesinin temelini oluşturduğunu dikkate alırsak, bu benzerlikten ve şeytanın bazı özelliklerinden hareketle farklı yorumlar geliştirme imkanına sahip olabiliriz. Müellifin istiazesinde bu manaları kastedip etmediğinden bağımsız olarak bu yorumlara istiazenin imkanları olarak bakabiliriz. Bir diğer ifadeyle mezkur istiazeyi, siyasetin şeytanî keyfiyetleri üzerine düşünmek için bir hareket noktası sayabiliriz.

İstiazenin önemli bir unsurunu kuşkusuz ki şeytan oluşturur. Şeytandan birtakım özellikleri sebebiyle Rabbimize sığınıyoruz. Bu özelliklerin neler olduğunu düşündüğümüzde siyasetle arasında kurulan benzerliğin farklı veçhelerini görebiliriz. Kendisiyle Allah’a sığınılan iki sureden biri olan Nâs suresinde Allah Teâlâ şeytandan “vesvâs” ve “hannâs” isimleriyle söz ediyor. Vesvâs kötü düşünceler, kötü şeyler fısıldama, şüphe, kuruntu, zararlı telkinler anlamlarına gelirken “vesvâs” şeklinde kullanıldığında şeytan anlamına geliyor. Hannâs ise sinen, gizlenen, âdeti gizlilik, sinsiliği telkin eden anlamlarına geliyor. Bir hadis-i şerifte şeytanın vesvese vericiliği ve sinsiliği şu şekilde aktarılır: “Şeytan burnunu âdemoğlunun kalbine dayar. İnsan Allah’ı andığında geri çekilir; Allah’ı unuttuğunda ise onun kalbine yapışıp kalır. İşte el-vesvâsü’l-hannâs budur”. Nisa suresinde (7/27) şeytanın hilesinin pek zayıf olduğu bildirilirken Âraf suresinde onun gizliliğine ve sinsiliğine dikkat çekilir: “Şeytan ve soyu sizin onları görmeyeceğiniz yerlerden sizi görürler.”

Siyasetten istiaze meselesine dönecek olursak şeytanın yukarıda aktarılan özellikleri Bediüzzaman’ın siyasetten istiazesinin temelini oluşturmadığını söyleyebiliriz. İstiazesini izah ettiği muhtelif kısımlara baktığımızda Bediüzzaman’ın daha ziyade siyasetin tarafgirlik oluşturma ciheti üzerinden şeytanla benzerlik kurduğunu ve şeytanın vesvâsü’l-hannâs olmasını bu istiaze bağlamlarında vurgulamadığını görüyoruz. Ahmet Yıldız’ın şu yorumu da bu fikri teyid eder niteliktedir:

Burada şeytanın sırf ateşten yaratıldığı için kendisini topraktan yaratılan insandan üstün olarak görmesinde belirginleşen ve şeytani olarak görülen şey partizan tarafgirliktir. Siz sadece kendi pozisyonunuzu üstün görerek bu pozisyon üzerinden farklı düşünmeyi ortadan kaldırır ve bunu itikadîleştirirseniz o zaman melek bile sizden farklı düşünürse onu şeytan olarak görür, sizin fikrinize yakın olan kişi şeytan bile olsa onu melek olarak değerlendirirsiniz.[2]

Bununla birlikte Hutuvat-ı Sitte’de Bediüzzaman’ın İngilizlerle ilgili birtakım ifadelerinden hareketle şeytanın vesvâs ve hannâs olma özelliklerini de siyasetle ilişkilendirdiğini söylemek mümkündür (her ne kadar bu bağlamda istiaze formülünü kullanmasa da):

Her bir zamanın insî bir şeytanı vardır. Şimdi beşerde insan suretinde şeytanın vekili olan ruh-ı gaddar, fitnekârane siyasetiyle cihanın her tarafına kundak sokan el-hannas, altı hutuvâtıyla âlem-i İslâmı ifsad için insanlarda ve insan cemaatlerindeki habis menbaları ve tabiatlarındaki muzır madenleri fiilî propaganda ile işlettiriyor, zayıf damarları buluyor.

Sonuç olarak Bediüzzaman’ın şeytan-siyaset benzetmesinin ve dolayısıyla istiazesinin ana unsurunu şeytanın üstünlük iddiasında temelini bulan partizan tarafgirlik problemi oluştursa da şeytanın vesvâs ve hannâs özellikleri de siyasetle arasında benzerlik kurmamızı sağlayan diğer vasıflarıdır. Öyleyse menfî siyasetten partizan tarafgirliğe sebep olmasına ek olarak vesvâs ve hannâs olması sebebiyle de istiaze etmek gerekir. Zira tıpkı şeytan gibi, vesvese verici ve sinsidir.

______________

[1] Ahmet Yıldız, “Bediüzzaman’ın ‘Muktesid’ Siyaset Anlayışı ve Bir İmkân Olarak Demokratik Siyaset”, Katre, 7, 2019, s. 22-26.

[2] Yıldız, “Bediüzzaman’ın ‘Muktesid’ Siyaset Anlayışı ve Bir İmkân Olarak Demokratik Siyaset”, s. 19.

Share

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.