Teknoloji, sosyal yaşantı ve dini hayat bağlamında Z kuşağı

Teknoloji, sosyal yaşantı ve dini hayat bağlamında Z kuşağı

1997-2012 ARASINDA DOĞAN kişilerden oluşan “Z kuşağı” günümüzde hem iyi hem kötü yönleriyle pek çok kez gündeme gelmektedir. Geleceğimiz için büyük önem taşıyan Z kuşağı teknoloji ile iç içedir ve sosyal mecraları gündelik hayatta sıkça kullanır. Teknolojinin kucağına doğan bu nesil “internet kuşağı” olarak da adlandırılır. Z kuşağının teknoloji ile bu denli içli dışlı olması birçok avantaj sağlamakla birlikte bazı dezavantajları da beraberinde getiriyor. Özellikle sosyal hayatı olmak üzere dini hayat ve fikirler üzerinde de büyük etkiler bırakıyor. Bu yazıda Z kuşağının sosyal yaşantısını, dini hayatını ve teknoloji kullanımını güncel bilgilerle ele almaya çalışıyorum.

Özgürlüğüne ve bağımsızlığa oldukça önem veren benim neslim kendi haklarını savunmaktan asla çekinmez ve benmerkezci bir düşünceye sahiptir. Etrafındakileri düşünmeden ani kararlar verebilmektedir. Teknolojinin getirdiği kolaylıklar nedeniyle herhangi bir iş üzerine fazla vakit harcamayı sevmez ve sürekli yeni arayışlar içine girer. Bu yüzden kabiliyetlerini bulmada ve geliştirmede zorlanabilmektedir.

İstek ve arzularından taviz vermeyen Z kuşağı kazanma ve rekabet dürtüleri dolayısıyla sanal oyunlara de düşkündür. Pek bir getirisi olmayan bu oyunlara eğlenmek amacıyla büyük miktarda paralar yatırmaktan da çekinmez. Fakat sanal oyunların getirdiği “kazanma isteği” sebebiyle bir oyunda kaybetmek kendisini sinirlendirebilir hatta etrafına zarar vermesine bile yol açabilir. Kaybetmenin verdiği psikolojik ve maddi zararı bir süre sonra bir kenara bırakıp tekrar oyun âlemine daldığında ise aslında sanal oyunlara kendini tamamen teslim etmiştir. Verdiği bu zararların yanı sıra sosyal hayatı sınırlandırmakta ve gün içerisinde elde edinilen boş vaktin çoğunu kullanmaktadır. Bu sebeple benim neslim zamanını faydalı kullanmakta çok zorlanır.

Hırslı ve azimli değiller fakat arzularının hemen yerine getirilmesini istemeleri sebebiyle bu konularda başta aileleri olmak üzere başkalarına bel bağlarlar. Yapmak istemedikleri bir iş varsa yapmamak için ellerinden gelen her şeyi denerler. Bizim kuşağın genel bir özelliği de sorumluluk bilincine sahip olmamaktır. Bu sebeple ileriki hayatlarında büyük zorluklar yaşamaları kaçınılmazdır. Bunun yanı sıra istekli oldukları işlerde elinden geleni ardına koymayan Z kuşağı, önceki kuşaklara göre teknolojinin getirileri ve dile yatkınlıkları sebebiyle yeni fikirler bulmada ve geliştirmede büyük bir avantaja sahiptir.[1]

Birçok imkâna sahip olan Z kuşağı isteğe bağlı olarak kendini geliştirebilmekte veyahut olduğu yerde sayabilmektedir. Fazlalık olarak gördüğü şeyleri anında terk edebilen ve sevdiği işlere yoğunlaşan Z kuşağı yaptığı seçimlere göre kendine bir gelecek inşa eder. Bu sebeple önlerine gelen fırsatları iyi veya kötü şekilde değerlendirmek çoğunlukla kendilerine kalmıştır. Bazı fevri hareketlerinden dolayı yaptıkları yanlışlar dolayısıyla karamsarlığa sürüklenebilirler. Fakat davranışlarındaki hataları fark eder ve yaptıklarının kritiğini yapabilirlerse hayatları konusunda daha doğru kararlar verebilir ve istekleri doğrultusunda yaşayabilirler.

Teknolojinin hayata etkisi

Teknoloji gündelik hayatımızda oldukça büyük bir yere sahiptir. İşlerimizi kolaylaştıran ve hızlandıran teknolojik aletler teknolojinin bize sağladığı faydalardan biridir. Ayrıca teknolojinin başka bir ürünü olan sosyal mecralar da zamanımızın çoğunu bir hiç uğruna harcamamıza sebep olabilmektedir. Şu anda bile hayatımıza büyük etkilerde bulunan teknoloji günden güne gelişmekte ve belki de gelecekte hayatımızın vazgeçilmezi olabilecek düzeylere yavaşça çıkmaktadır.[2]

Z kuşağının hayatının her yerine işleyen teknoloji iyi veya kötü büyük etkiler bırakmaktadır. Sosyal hayatı, sosyal mecralar aracılığıyla hepten ele geçirmiş olan teknoloji; dini hayatı da, vaktimizden çalarak kısıtladığı için zaman zaman büyük sekteye uğratıyor. Sürekli yeniliklerin yaşandığı teknoloji gözümüzü boyayarak asıl önem vermemiz gereken sorumluluklarımızı bize unutturuyorken aynı zamanda hiç bitmeyen yeni gündemleri nedeniyle durup düşünmemizi dahi engelliyor. Tabii ki bir tek zararımıza çalışmıyor teknoloji fakat Z kuşağı için çoğunlukla eğlence kaynaklı gereçler ortaya çıkardığı için gençler üzerinde zararlı yönleri ağır basabiliyor. Gününün çoğunu internet üzerinde geçiren kişiler sadece sosyal ve dini hayatından olmakla kalmıyor aynı zamanda akli ve duygusal dengesinin yanı sıra vücut sağlığını da yitirebiliyor.

Sosyal mecraların bu derece rağbet görmesinin sebebi kişilerin olmak istedikleri karakter ve görünüme bu mecralar aracılığı ile bürünebilmesidir. Günümüzde kimlik oluşturma aracı olarak gençler tarafından yaygın şekilde kullanılmakta olan sosyal mecralar istek ve arzularına düşkün olan Z kuşağı için sığınılacak bir yer olarak görülüyor ve zaman geçtikçe vazgeçilmezlerinden biri oluyor.[3]

Bu sebeple birçok kolaylık sağlasa da teknoloji ancak yerinde ve doğru kullanıldığı sürece bize faydalı olur. Aşırılıklara kaçılınca teknoloji bizi kendine bağlıyor ve sürekli ona muhtaç duruma düşürüyor. Bütünüyle bırakmamız zor olsa bile gerektiğinde irademizi kullanıp teknolojinin esaretinden kurtulmak için sınırlarımızı zorlamalı ve ondan olabildiğince uzak kalabilmenin yollarını aramalıyız. Örneğin günümüz gençlerini kendine bağımlı yapan interneti düşünecek olursak internette saatlerce vakit geçirmemize rağmen sonuçta elimize hiçbir şeyin geçmemesi teknolojinin bize en büyük zararlarından biri olduğu gibi bunu bile isteye yapmamız bizim de bu yanlışta payımız olduğunu gösterir.

Sosyal paylaşım ağlarının olumlu ve olumsuz etkileri

En kısa tanımla sosyal paylaşım ağları insanlar arasında erişim, dönüşüm, etkileşim ve bağlantı kurmanın (haberleşmek, paylaşmak, mesajlaşmak, bilgi alışverişi, tanıtım, reklam vb.) basit, kolay ve dijital yoludur.⁴ Sosyal mecralar hem iyi hem de kötü yönler barındırmaktadır. Sosyal mecralar kullanımımıza göre olumlu veya olumsuz yönde şekillenebilir.

Sosyal paylaşım ağlarının olumsuz etkilerine dair örnek olarak şunlar sıralanabilir:

  • Yanlış bilgiler ile sahte hesaplardan yorumlar yapılarak belli bir kesimin kandırılması ve kışkırtılması
  • Gerçek kurum veya kuruluşlar adına sahte çekiliş benzeri olaylar düzenlenerek insanların dolandırılması
  • Gereğinden fazla kullanmak suretiyle sosyal hayattan kopulması ve psikolojik sorunlarla karşılaşılması[4]
  • En değerli vakitlerin geçici ve hayata değer katmayan bilgiler ya da eğlencelerle harcanarak tüketilmesi

Sosyal paylaşım ağlarının olumlu yönlerine dair ise örnek olarak şunlar söylenebilir:

  • Uzakta bulunan sevdiklerimizle hızlı ve kolay bir şekilde görüşmemizi mümkün hale getirir.
  • Yeni arkadaşlıklar kurmamızı kolaylaştırır.
  • İnsanlar arası iletişimi kuvvetlendirir.
  • Ülkemizde ve dünyada yaşanan yeni gelişmeler hakkında anında ve ucuz bir şekilde haberdar olmamızı sağlar.
  • Zor dönemler geçiren kişilere sosyal mecralar aracılığıyla dünyadan ve sevdiklerinden gelen mesaj ve desteklerle moral kaynağı olur.4

Bu bilgiler ışığında değerlendirdiğimizde genellikle sosyal mecraların zararı veya yararını “insan kaynaklı” sebepler belirlemektedir. Yani sosyal mecralardan gelen fayda da zarar da bireylerin hareketlerine ve davranışlarına doğrudan bakıyor. Bu yüzden öncelikle kendi tutum ve davranışlarımızı düzeltmeliyiz ki başkalarından da iyi tutumlar ve karşılıklar bekleyebilelim. Özellikle gençlerin kullandığı ve etkilendiği sosyal mecralar, kullanım açısından bu derece büyük farklılıklar gösterdiği için yapacağımız her hareketin başkalarında –özellikle de gençlerde– bırakacağı etkileri düşünüp ona göre kararlar vermeliyiz.

Z kuşağının sosyal yaşantısı

Teknoloji ile beraber sosyal yaşantı da büyük bir değişime uğramıştır. Özellikle sosyal mecralar aracılığıyla ilişkiler kuran yeni kuşaklarda haftada yedi saatten fazla internet kullanan kişiler, daha az kullananlara göre daha öz güvenli ve sosyal hayatında daha başarılı gözüküyor fakat sosyal ağlarda geçirilen zaman aynı zamanda kibir ve kendini beğenme gibi olumsuz özellikleri de güçlendiriyor. Dahası başarı ve kazanmanın çok önemsenmesi oyunlara olan düşkünlüğün artırmasını ve yanı sıra aşırı istek ve beklentinin de meydana gelmesini tetikliyor.[5]

Z kuşağı sosyalleşmeye en çok ihtiyaç duyduğu dönemlerinde olduğu için arkadaşsız kalmaktan ve dışlanmaktan büyük bir endişe duyuyor. Son zamanlarda gençler sosyalleşmek için ya okul ortamını veya sosyal medya uygulamalarını tercih ediyorlar. Sosyal medya, sosyalleşmelerde daha rahat davranılabildiği ve daha fazla kişiye hitap edilebildiği için ilk tercihlerden biri olarak karşımıza çıkıyor. Çoğunlukla topluluğa uyarak belli akımların etkisine kapılmak suretiyle onlara tabi olunuyor. Zaman zaman popüler olan anlık akımlar ortaya çıkabiliyor ve bu bir beğeni ve hava atma kaynağı olarak kullanılıyor. Son zamanlarda ortaya çıkan sosyal mecralar bu gibi akımların merkezleri haline geldiği için Z kuşağı artık sosyalleşme ihtiyacını bu mecralarda gidermek ihtiyacı hissediyor. Gençler daha az zahmet gerektirdiği ve çoğunluğun kabul ettiği bir şey olduğu için dışarıda buluşmak yerine evlerinden istedikleri zaman görüşmeler düzenleyebiliyor, oyunlar oynayabiliyor. Sosyal hayatlarının dört duvar arasına sıkışmış olması onları pek etkilemese de uzun vakitler boyu oturduğu yerden kalkmamak ise ciddi sağlık problemlere de yol açabiliyor. Ek olarak her şeye en hızlı bir şekilde ulaşmak, yorulmadan her isteğinin yerine gelmesi insanı kısa bir süre sonra sıkılmaya ve boşluğa ittiği için gününü sadece ekran başında geçirmek bazı psikolojik sorunlara davetiye açabilir ki Z kuşağında bu durumlar diğer kuşaklara oranla daha fazla yaşanıyor.

Sosyal hayatları teknoloji tarafından ele geçirilmiş olan Z kuşağı hayata dair konulardan sohbet etmek yerine internet ortamında gündeme gelen olayları veya sanal oyunları sohbetlerinin merkezlerine alıyorlar. Çünkü belli bir yaşa gelmeden kendileri veya gelecekleri hakkında düşünmeye ya hiç zamanları olmuyor, olsa da düşünüp dert edinmek yerine sanal ortamlarda daha eğlenceli işlerle meşgul olmak ve zamanlarını boşa akıtmak daha cazip geliyor.

Z kuşağının dini hayatı

Bir araştırma raporuna göre Z kuşağının yüzde 15,7’si namaz kılma, oruç tutma gibi dini inançlarının gerekliliklerini yerine getirdiğini söylerken yüzde 55,8’si ise bu gereklilikleri yerine getirmediğini ifade etmiştir. Gençlerin yüzde 28,5’i de inançsız olduğunu belirtmiştir.[6] Bu raporun sonuçları hiç de iç açıcı gözükmüyor. Sebebi ise yüzde 55,8’lik bir kısmın dini görüşü olmasına rağmen dini sorumluluklarını yerine getirememesi, Z kuşağının sorumluluk bilincinin az olduğunu ve ileride sorumluluk almaları gerektiği zaman pek çoğunun bunu başarmakta zorlanacağına işaret etmektedir. Aynı zamanda sorumluluğu yerine getirememe değil de çevreden kaynaklanan bazı etkiler sebebiyle bu durum meydana gelmiş olabilir. Şöyle ki Z kuşağı özellikle kendi aralarında birbirlerine karşı göstermiş oldukları tavırlar ve tutumlarla çok çabuk bazı yargılara varabilmekte ve ağır eleştirilerde bulunabilmektedirler. Bu tutumları yüzünden ani fikir değişimleri göstermekte ve fikir ayrılıklarına bağlı ön yargılı tutum sergileyebilmektedir. Çevresindeki kimselerin dinle bağının olmaması veya olsa da dine gereken önemin verilmemesi belki de bu tabloda görmüş olduğumuz yüzde 84,3’lük bir kısmı etkilemiş ve onların bir kısmının inançsız olmalarını bir kısmının ise inanmasına rağmen sorumluluklarını yerine getirmemesine yol açmış olabilir. Dini sorumlulukları yerine getirememenin bir başka sebebi ise elinde inancından daha fazla bağlı olduğu (teknoloji bağımlılığı gibi) şeyler bulundurması olabilir. Yani bir kısmı hariç gençlerin asıl sorununun dine aklıyla ve kalbiyle inanmak değil de dinin sorumluluklarını yerine getirme iradesini gösterememek olduğunu söyleyebiliriz. Hayatı gitgide daha da kolaylaştırmayı sağlayan teknoloji, sahip olduğumuz sorumluluklarımızı peyderpey üzerine alması nedeniyle tembelleşmemize yol açtığı için belki de çoğu Z kuşağı gencine dini ve dini sorumlulukları bir fazlalık olarak gösterebiliyor ve çeşitli eğlencelerle din hakkında pek düşünmesine zaman vermiyor.

Bana kalırsa olması gereken ve doğru bulduğum yaklaşım, teknolojiyi ihtiyaç dışı daha doğrusu keyfi işlerimiz için kullanırken kendimize belli sınırlar koymalı ve gerek dini hayatımız gerekse normal yaşantımızda ihtiyacımız olan bilgileri güvenilir kaynaklardan öğrenmeli ve ona göre yapacağımız işleri, sorumlulukları yerine getirerek bu sorunu bir sonuca erdirebiliriz. Hem dini hayatımız hem de sosyal yaşantımızda bizi rahatsız eden problemleri böylelikle kolayca ortadan kaldırabilir ve her işimizde teknolojiye güvenmek yerine kendimiz çözümler üretebiliriz.

Sonuç ve Öneriler

Genel olarak iki sorun gözüme çarptı: kendine sınır koyamama ve sorumluluk bilinci taşımama.

Anlaşıldığı üzere Z kuşağı aslında çok yetenekli ve gelecek vadeden bir nesil fakat hayatlarına etki eden ve teknolojinin bir ürünü olan sosyal medya hayatının en iyi döneminde olan Z kuşağı için genel manada olumsuz sonuçlar doğuruyor. Bunun sebebi ise olumsuz kullanıma dayalı sorunlardan meydana geliyor. Kendine sınır koyamayan gençler için adeta önlerine koca bir bataklık gibi çıkan bu mecralar, en iyi zamanlarını bir hiç uğruna harcamalarına ve geri dönüşü olmayan hatalar yapmalarına mahal verebilir. Bana kalırsa teknoloji hakkında kısa bir eğitim dahi olsa özellikle genç yaştakiler için bir şeyler yapılmalı ve kendine sınır koyma bilinci oluşturulmalı; eğer biraz geç kalındıysa azar azar da olsa bu bilinç gençlere aşılanmalıdır.

Sorumluluk alma konusunda birçok gencin büyük sorunları var. Daha inandığı şeyler uğruna bile sorumluluklarını yerine getirmeyen biri ileriki hayatında zorunlu olarak alacağı sorumluluğu yerine getirmesi gerektiği zaman ne tür durumlarla karşılaşacak kim bilir. Bu sebeple küçüklükten itibaren ilk başta küçük de olsa belli sorumluluklar yüklenmeli ki büyüdüğü zaman birden onca sorumluluğun altında kalma sıkıntısını yaşamasın.

Her insanın ve özellikle de gençlerin hem bedenen hem de ruhen temel ihtiyaçları vardır. İnanma ihtiyacı veya yemek yeme ihtiyacı gibi düzenli bir şekilde karşılanması gereken bu ihtiyaçların engellenmesi insanı farklı duygu durumlarına ve davranışlara iter. Z kuşağı ekran başında anlık eğlenceler için saatlerce vaktini harcarken bu ihtiyaçlarını tam anlamıyla karşılayamaz. Bu sebepledir ki haklarında söylenen “kibirli ve isteklerine düşkün, hırslı ve azimli değiller, ani duygu değişimleri var” gibi çoğu şey aslında bu yetersiz ihtiyaçlardan meydana gelen bazı olumsuz özelliklerdir. Bana göre bu büyük sorun yalnızca Z kuşağının sorunu da değil teknolojinin olumsuz etkileri dolayısıyla sorun yaşayan şimdi veya gelecekteki tüm kuşakların sorunudur. Eğer yeni nesillerin böyle sorunlar yaşamasını istemiyorsak insanlığımızın gereği olan ve bizi diğer canlılardan ayıran her türlü özelliğimizi olabildiğince korumalıyız.


[1] Büşra Özgüç, “Z Kuşağı Nedir?”, Mediaclick, https://www.mediaclick.com.tr/tr/blog/z-kusagi-nedir

[2] Eyüp Özkan, ”Teknolojinin İnsan Hayatına Etkileri”, Mühendis Beyinler, 9 Ekim 2017, https://www.muhendisbeyinler.net/teknolojinin-insan-hayatina-etkileri

[3] Aylin Tutgun, ”Tam Bir Sosyal Medya Kuşağı: Z”, Üsküdar Üniversitesi, 2 Eylül 2020, https://uskudar.edu.tr/tr/icerik/5666/tam-bir-sosyal-medya-kusagi-z

[4] Mert Atakan Cenikut, “Sosyal Medyanın Olumlu ve Olumsuz Yönleri Nelerdir?“, Cenuta, 3 Ağustos 2020, https://www.cenuta.com/blog/sosyal-medyanin-olumlu-ve-olumsuz-yonleri-nelerdir

[5] Umut Tuncer, “Ağ Toplumunun Çocukları: Z Kuşağının Kişilerarası İletişim Becerilerinin Çok Boyutlu Analizi”, Atatürk İletişim Dergisi, Sayı: 10 Ocak 2016.

[6] Nihat Bilge, ”Gezici Araştırma’dan Z Kuşağı Raporu: Yüzde 15’i Namaz Kılıyor, Tamamı Eşitlik İstiyor”, Onedio, 11 Haziran 2020, https://onedio.com/haber/gezici-arastirma-dan-z-kusagi-raporu-yuzde-15-i-namaz-kiliyor-tamami-esitlik-istiyor-908325

Share

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.