Vekilliğe dair bir mektup

Vekilliğe dair bir mektup

“MUTLAK VEKİL” tabiri son zamanlarda Nur talebelerinin bir kısmının hararetli bir şekilde tartıştıkları bir mesele haline geldi. Müdellel ve makul yaklaşımların yanı sıra hamasî ve mutaassıp yorumların da konusu oldu.

Mutlak vekil tabirinin geçtiği mektup meseleyi anlamak isteyenler için kafi ise de onu teyid eden bir başka mektup tartışmalarda gözden kaçtığı veya kaçırıldığı için hatırlamak gerekiyor. Şualar’da geçen bu mektupta Bediüzzaman manidar bir ayrımdan bahsederek kimi, hangi alanda vekil bıraktığını sarahaten ifade ediyor. Müellifin bu ikili tasnifini göz ardı eden mutlak vekillik tartışmaları ne yazık ki nur talebelerinin enerjisini tüketmekten başka bir işe yaramıyor.

Bediüzzaman’ın “dünya işleri”nde tevkil ettiği kişileri “uhrevî/Kuranî/imanî/ilmî işler”de vekil bilmek en başta bu kişilere kaldıramayacakları vazifeleri yüklemek anlamına geliyor. Zira bu ikinci alan metnin ve şahs-ı manevînin alanıdır. Dahası Bediüzzaman’ın tevkilinden de kaçınmak anlamına gelir zira esas olan bu ikinci alan için bütün talebelerini tevkil ettiğini ifade ediyor. Umulur ki bu mektup müfritane telakkilere sahip olanlar için bir itidale vesile olur.

Aziz, sıddık kardeşlerim,

Şimdi namazda bir hâtıra kalbe geldi ki kardeşlerin ziyade hüsnüzanlarına binaen senden maddî ve manevî ders ve yardım ve himmet bekliyorlar. Sen nasıl dünya işlerinde hasları tevkil ettin, erkânların meşveretlerine bıraktın ve isabet ettin. Aynen öyle de uhrevî ve Kur’ânî ve imanî ve ilmî işlerinde dahi Risale-i Nur’u ve şakirtlerinin şahs-ı manevîlerini tevkil eyle; o hâlis, muhlis hasların şahs-ı manevîleri senden çok mükemmel o vazifeni kendi vazifeleriyle beraber yaparlar. Hem daima da şimdiye kadar yapıyorlar. Mesela seninle görüşen muvakkat bir dirhem ders ve nasihat alsa, Risale-i Nur’dan, bir cüz’ünden yüz dirhem ders alabilir. Hem senin yerinde ondan nasihat alır, sohbet eder. Hem Nur şakirtlerinin hasları bu vazifeni her vakit yapıyorlar. Ve inşaallah pek yüksek bir makamda bulunan ve duası makbul olan onların şahs-ı manevîleri daimî beraberlerinde bir üstad ve yardımcıdır diye ruhuma hem teselli hem müjde hem istirahat verdi.

Şualar

Share

3 thoughts on “Vekilliğe dair bir mektup

  1. Bu konudaki görüşünüze katılmıyorum. Delilim de :
    “Şimdi bütün talebelerin fevkinde diyerek değil, benim en yakınımda hizmetimde olup bir derece tam *tarz-ı hareketimi* bilenler ve yakından görenler içinde, dört-beş adamı mutlak vekil yapıyorum.
    Ben ölsem veya hayatta şuursuz kalsam, *Nurlara karşı hizmetimin tarzını bilerek tam yapabilsinler.*
    Şimdilik Tahirî, Sungur, Ceylan, Hüsnü ve bir-iki adam daha mutlak vekilim olarak vasiyet ediyorum.”
    Emirdağ-2 – 233
    Bu ifadelerde Üstad Hz. Nin tam da hizmet-i Nuriyenin sıhhatli devamı için vekil tayin ettiği anlaşılıyor. Sizin yazdığınız gibi “dünya işleri” için değil..
    Rnura bu kadar vakifken, sarih metinden, orada yazmayan ve metne zıd bir anlam çıkarmanız ve bunu kaleme almanız düşündürücü…

    1. Yazıya konu olan mektubu okuduysanız, ‘’dünya işleri’’ tabirinin bana değil, Üstada ait olduğunu görmüşsünüzdür. Üstad kimleri hangi alanlarda vekil bıraktığını sarahaten ifade etmiş.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.