Tabiatta çözülmesi dört yüz yıl ile bin yıl arasında olan naylon poşetlerin kanserojen madde içerdiği bilinen bir gerçektir. Özellikle çözülme aşamasında toprak ve suya zehir saçıyor. Her yıl yüz bine yakın hayvanın da ölümüne yol açar. Aslında naylon poşet değil; onu üretenler, üretilmesine göz yumanlar ve yere atanlar asıl sorumlular. Bu sebeple çeşitli ülkelerde naylon poşet kullanımıyla ilgili yasaklar veya sınırlandırmalar uygulanıyor.
Ülkemizde de naylon poşet kullanımı konusunda bazı yasaklar gündeme gelmeye başladı. Yakın zamanda Kartal Belediyesi’nin aldığı bir karar var. (Temmuz 2015) Öncesinde de Kadıköy Belediyesi’nin almış olduğu bir karar vardı. (Aralık 2009) Uygulama basit, belediye yetkilileri esnafa gidiyor “poşet yasak” diyor, halka da bez torbalar dağıtıyor. Naylon poşetin yasaklanmasıyla birlikte doğada bir-iki yıl içerisinde % 100 yok olma niteliğine sahip poşetlerin (bio-bozunur) kullanımının da yaygınlaştırılması amaçlanıyor. Aslında az da olsa onlar da zararlı, aynı doğalgazın kömüre oranla daha az zararlı olması gibi.
Kadıköy ve Kartal Belediyeleri gibi benzer bir karara imza atan başka belediyeler de olabilir. Belediyelerimizin aldığı bu çevreci karar hakkında iki noktaya dikkat çekmek istiyorum.
Evvelen, kanunun uygulanabilirliği mümkün müdür? Descartes yasalar hakkında “Bir konuda yasaların çok olması sıklıkla hataların maruz görülmesini sağlar; bir devlette çok az yasa olduğunda ve o yasalara sıkı bir biçimde uyulduğunda, o devlet çok daha düzenli olur” diyor. “Yasa yaptım, oldu” tavrı sağlıklı bir anlayış değildir. Misalen kamu ile ilgili dilek ve şikayetlerimiz konusunda yetkili makamlara yaptığımız başvurulara otuz gün içinde gerekçeli cevap verilmesi gerekir. Uygulamada çoğu dilekçeye hiç cevap verilmiyor. Metrukiyete düşen bir durum. Bu durumda devlete olan güven sarsılıyor ve çoğu zaman insanlar kamu gücüyle çözülmesi gereken meseleleri kendileri çözmeye kalkışıyor.
Hukukta “metrukiyet” adı verilen kavrama kısaca “terk edilmişlik” diyebiliriz. Metrukiyet, kişilerin yapılan yasalara uymamaları ve devletin buna bir müeyyide uygulamaması demektir. Yani naylon poşetin yasaklanması eğer Kadıköy ve Kartal’da sağlanamazsa burada da metrukiyetten bahsedeceğiz.
Saniyen, naylon poşet kullandığımızda çevre neden kirleniyor? Eğer çöp kutularına atılan naylon poşetler geri dönüşüme kazandırılamıyorsa bunun birinci dereceden sorumlusu esnaf ve halk mıdır? Yoksa devlet midir?
Eğer kirlilik halkın poşetleri yere atmasından kaynaklanıyorsa sadece naylon poşetleri yasaklamak bir çözüm değildir. Her türlü çöpün yere atılması engellenmelidir. Bu engelleme sadece yasa çıkararak mümkün gözükmemektedir.
İstanbul örneğinden yola çıkarsak; Büyükşehir Belediyesi’nin temizlik konusunda övünç kaynaklarının başında her sokağın günde üç vardiya temizlenmesi geliyor. Sokakların temizlenmesini veya süpürülmesini çöp torbalarının toplanmasından ayrı düşünelim. Belediyeler çöp torbalarını toplamak zorunda, çünkü halk çöpleri –özellikle büyükşehirlerde– kendisi imha edemez. Ancak sokakları temizlemek veya süpürmek zorunda mı? Belediye için sokakları günde üç kez tertemiz yapmak bir övünç kaynağı olabilir, ama belediye halkı için bu durum bir utanç kaynağıdır. Üç vardiya temizlikle bizlere sanki şöyle deniliyor: “Ne kadar pissiniz böyle, arkanızı günde üç kez zor topluyoruz.”
Çevre kirliliği konusundan hareketle çözümü maddi yasaklar ile sağlayamadığımız noktalarda manevi yasaklara müracaat edilmelidir. Risale-i Nur Külliyatından Şualar’daki “Risale-i Nur, amel-i salih noktasında, iman canibinden, herkesin başında her vakit bir manevi yasakçıyı bulundurur.” Cümlesinde geçen manevi yasakçı bizleri sadece katl, zina, sirkat, kumar ve şarap gibi günahları işlemekten men ediyor gibi yorumlanmamalıdır. O manevi yasakçı, şüphesiz içtimaî hayattaki her hareketimizi Sünnet-i Seniyye içinde şekillendirmemizi sağlayacaktır. Sünnet-i Seniyyeye tabi olan insan ne çevresini kirletecektir, ne çevresindekilere zarar verecektir, ne de devletine zarar verecektir.
- Hilal ile hilalin savaşı - 15 Mart 2019
- İslam’da veganlık - 23 Kasım 2017
- Nur Menzilleri (Batı-2017) - 11 Temmuz 2017