Zilletin zorladığı izzetli ittihad

Zilletin zorladığı izzetli ittihad

FELAKETTEN sonra saadet Cenab-ı Hakkın şan-ı hikmetindendir.

Vaktiyle Müslümanlar olarak namaz, oruç ve zekâttaki ihmalimizin bedelini “keffaretü’z-zünub” olarak çok pahalıya ödedik.

Devletlerimiz gitti ve bütün bilad-ı İslam işgal edildi, sayısız müslüman şehid ve gazi oldu, yıllarca cephelerde aç ve susuz süründük. Malımız, mülkümüz elimizden çıktı.

En mühimi ve acısı ise mağlup bir medeniyet olarak kimliğimizi, şahsiyetimizi kaybettik.

Onca musibete rağmen, Avrupa kâfirleri ve Asya münafıklarının da gayretiyle, tevhid-i imani kalplerimizde birliğini iktiza ettiği halde bunu bir türlü beceremedik.

Siyasi, askeri ve ekonomik olarak müsbet neticelere havi olan en büyük farz vazifemiz ittihad-ı İslam hakikatini layık-ı veçhiyle idrak edemedik, gaye edinemedik.

Bu mana ve vezaifin teessüs ve ifası için emrolunan haccın hikmetini ihmale devam ettik.

Bu ihmal dün olduğu gibi bugün de çok daha vahim ve şiddetli şekilde maatteessüf devam ediyor.

Bu ise “kessaretü’z-zünub”a yani günahların çarpılarak çoğalmasına sebep olmaya devam ediyor. Bu ihmal ve isyandır ki yüz yılı aşkın süredir bilad-ı İslam kan ağlıyor, zulüm altında inim inim inliyor.

Ve müminler, can damarını kesen münafık modern firavunlara dua etmeye, muhabbet etmeye devam ediyor.

Kimi canlar dünya itibarıyla, çoğu canlar da ahiret itibarıyla iblis ve hizbine mağlup olup ziyana uğruyor.

Gazze’deki direniş, Müslüman ahalinin ferahla, saadetle, huzurla inkişaf ettiremediği ittihad-ı İslam hakikati ve şuurunu vaesafa ki zilletle, zulümle, işkence ve ölümlerle iştial ettiriyor.

Bugün Müslüman coğrafyadaki her şuurlu mümin gördü ki canı, malı ve namusu zalimin keyfine ve kanlı ellerine kalmış.

Küfür tek millet olarak batıl davasında zulümle ittifak ederken Müslüman ülkelerin yönetimleri zalime mani olmak bir yana, “dur!” dahi diyemeyecek bir zillet ve hezimeti bizzat yaşıyor.

Dünyadaki masum ve hakperest insanlık, mimsiz medeniyetin vahşiliği ve zulmünü bir kez daha müşahede etti.

Müslüman ahali de buruk kalpleri, yaşlı gözleri, maruz kaldıkları zilleti ve çiğnenen şereflerini görüp dualarda ittihad etti.

Müslüman ahali ve hassaten samimi cemaatler ve tarikatların gayreti ile inşallah bu düşkün ve zelil vaziyetten çıkıp asıl derdimizi teşhis ile Hakk’a inkıyad edip, hakikatin ihya ve inşası için vazifedar oluruz.

Cemaatler ve tarikatlar, şuurlu devletlerin resmi dinî kurumları haccın hikmetinin ifası için harekete geçmelidir.

Hac mevsiminde akademik, sosyal, siyasi ve askeri başlıklar altında fuar, panel, konferans vb. zeminlerde ittihad-ı İslâm gayesi ile çalışmalar yapmalıdır.

Bunun için mevcud Suud yönetimi engel olsa bile yakın ülkeler, olmadı en münasib ve müsait bir ülkede bu faaliyetler yapılmalıdır.

Hiç olmazsa her cemaat ve tarikat hac ve umre merkezli hizmetlerini maddi kazanç gayesi yerine orada diğer müminlerle nasıl teşrik-i mesai olunur, nasıl ortak faaliyetler yapılır, nasıl gaye birliği sağlanır, bu tür meselelere kafa yormalılar.

Son sözüm…

Gazze’deki İsrail zulmünün maddi sonucu ne olursa olsun, tümüyle işgalde etseler, canlı bir kuş dahi bırakmayıp her şeyi yok etseler dahi galib olan İslam olacaktır inşallah.

Oradaki bir avuç yetim ve öksüz mücahidin haklı direnişi maksadı hasıl etmiştir.

İslam ülkelerinin hal-i pürmelalini âleme göstermiştir.

Siyonist zalimlerin zulmünü aşikar etmiştir.

Küfrün tek millet olduğunu tekrar teyid etmiştir.

“İnanıyorsanız üstünsünüz” hakikatine serlevha olmuşlardır inşallah.

Akıbet müttakilerindir…

İnşallah bu felaket her halükarda saadetle neticelenecektir.

Zira yol ikidir:

Ya Kıyamet-i Kübra ile mevt-i dünya…

Veya ittihad-ı İslam’la sulh ve saadet-i umumi…

Share

0 thoughts on “Zilletin zorladığı izzetli ittihad

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.