17 Ağustos

17 Ağustos

Otuz dokuz, Erzincan; Dinar gam günü

Ya şimdi adını ne koymalı bu mor kuşların


Gece saat üç;

Kara gün, yasta olur da

Yakalar da ince kirpikleri uykuya dalmışken

Taşır da beşikten mezara bir bebeği,

Gece saat üç;

Müjdeler, neden yağmasın ki

Göğe yükselen kefenlerden

Gün doğar, kuşlar öter elbet

Ölen olur da sabah erkenden,

Doğan olmaz mı?


Yok, artık!

Benim kıyıya koyacak katrem

Hepsi aksın radiata köklerine

Baharı beklemiyorum, menekşe açmasın kırlarda,

Gittiği yerden bekliyorum,

Annem dönecek

Er ya da geç, ha bundan ha ötekinden

Her ölüm bir deprem, bir yıkılış

Her ağustos bir temmuz, bir şubat diyorum

Göklerden

Bir emir geliyor

Mikail’in elindeki rüzgârla,

Yön değiştiriyor ferahlık


Korkunç sessizliğin en küçüğü

Geri çekilmesiyle Körfez’deki suların

Ortaya çıkan kumların parıltısında gizli facia

Sonra bir gürültü

Milyonlarca kulakları patlatan

Hafezanın kucağında ölüler

Sağ kalan bebekler, dağdağasına hazırlanıyor hayatın

Uzanarak yetişemedikleri rikkati

Litosferden serpiyor insanlığa

Fay hattının sahibi

On yedi Ağustos bir memleketin

Cennete yığılışı diyorum


Otuz dokuz, Erzincan; Dinar gam günü

Ya şimdi adını ne koymalı bu mor kuşların


Gidip de gelmemek

Gelip de görmemek var dercesine

Ismarlaşıp gitti bir memleket

Doğuş, on sekiz, kırk ve altmış

Yakalanış ve yıkılış diyorum.

1999

Rıza Çavuş
Latest posts by Rıza Çavuş (see all)
Share

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.