İnsan ve papatya arasında

İnsan ve papatya arasında

Bu yazıya başlarken bana ve ekip arkadaşlarıma hatta tüm kainata sonsuz bir kudret ve merhametle yaklaşan yüce yaratıcımıza teşekkür ederim. Ayrıca bana yazı yazarken dikkat eksikliğimi gidermek ve olabildiğince dikkatli atakta durmama vesile olan limon kardeşime, onun bana verdiği etkiyi iyi bir şekilde anlamama sahip olmamı sağlayan beynime, hormonlarıma vesaire tüm bedeni uzuvlarıma teşekkür ederim.

Huzurlarınızda teşekkür etmek istediğim birkaç kişi daha var. Güneş beyefendiye teşekkür etmek isterim mesela. Beni sıcaklığından mahrum etmediği ve sayılamayacak kadar çok nimetin bizlere hazırlanışına katkıda bulunduğu için. Vazifesini tam ifa ederek de ayrıca teşekkürü hak ediyor doğrusu.

Teşekkürü hak eden nice arkadaşımız, kardeşimiz var elbette ama ben toprak anaya da selam vermeden geçemeyeceğim. Neler neler çıkmasına vesile oluyor kendisinden. Dünya üzerindeki bütün aşiretlerin annesi toprak ana.

Başka kardeşlerimizde var bizim. Sigarayı bırakınız lütfen! Sigarayı bırakınız lütfen! Hım mesela sigarayı bıraktıktan sonra vücudumuzdaki biriktirdiğimiz zehirleri kusmamıza yarayan ot dörtlükleri. Oğul otu, papatya, nar çiçeği ve karabaş otu. Bu dördünden müthiş bir karışım yapıyoruz (ölçüsünü ayarlayarak tabii) al sana toksin toksin zehir attırıcı.

Papatyaya ayrıca yer vermek istiyorum. Saygıdeğer erkek kardeşlerim. Analarımıza, kardeşlerimize, eşlerimize papatya hediye edebiliriz. Hem onu sevmeyen kadın yoktur hem de papatya kadar sade ve güzellik manası taşıdığı için kalp kazanırız, kırmanın bu kadar önemsizleştiği dünyamızda.

Hayatımızın her zaman arka planında kalan varlığı aslına bir işe yaramazmış gibi görünen bu arkadaşlar hayatlarımızın tam ortasındalar aslında. Bir gün boğulacağımız kibrimizden göremiyoruz ne denli mükemmel olduklarını. Gördüğümüz zaman da neden bize verildiğini göremiyor, ahmaklık üstüne ahmaklık yapmaktan da geri durmuyoruz.

Burada koca bir deryadan sadece bir damla yazıyoruz. Varın gerisini sizler düşünün. Etrafımızda nefes alabilecek toprak bırakmayarak medeni olmuyoruz! Yağmur yağdığı zaman on sene öncesine kadar etraf toprak kokarken o kadar kirli ve gururluyuz ki yağmur bile temiz yağmıyor. Gerçi yağsa bile beton ıslatıyor anca. Sanırım insanoğlu unuttu ama ev veya arabadan daha çok nefese ihtiyacı olduğunu.

Konu ile alakalı olarak bir an önce çözüme çabalanmalı. Konya Büyükşehir Belediyesi bu konuda büyük yardım sağlıyor. Ellerinden geleni yapıyor ve dikilmesini teşvik amaçlı kayın fidanı veriyor. Bu ne kadar güzel ve takdire şayan hareket olsa bile ekolojik denge ve diğer canlıların yaşamları için meyve ağaçlarının önemi de büyük. Konya’da bir grup genç kardeşlerimiz bir kumbara tasarlamış ve gördükleri, tanıdıkları kişilerden her seferinde cebindeki en küçük bozuk parayı kumbaraları için istiyor. Amaçlarını sorduğum zaman ise bu parayla ağaç dikeceğiz diye durumu izah ettiler. İkinci bir niyetleri ise en küçük bozuk parayı sürekli istiyorlar ve bu şekilde tanıdıkları insanları da sürekli hayır yapmaya teşvik etmeyi niyet ettiklerini ilettiler. Ne mutlu ki kalpleri temiz kardeşlerimiz var. Ne mutlu ki feraset sahibi kardeşlerimiz halen daha var.

Bu nimet ve ihsanların da bir imtihan olduğunu unutmamak gerekir. Kalplerimizin derinliklerinde halen bir tutam da olsa nezaket, feraset kaldıysa etrafımızda olan ve biten bu nimet dairelerinin şükürlerini oturduğumuz yerden kibirle değil mütevazı bir kalp ile yapalım. İşe yaramayan tek varlık olarak kalmaktansa aklımızı kullanıp adımızı deliye de çıkarsak biraz da gelecek nesillerimize toprak bırakalım!

Düşünen varlıklar için elbet hikmet vardır…

Share

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.