Meryem ana

Meryem ana

Modern mübareze meydanlarının kahramanlarına… 

Amfilerden körpe dimağlara salınan zehir 

Akıl bostanına senden başka,

Kimse giremez mi zannettin? 

Penceresi etten olan kalplere

Çağlarken hüzünlü bir ses, 

O zaman Kevser’e uzanır 

Buradan çağlayan nehir. 

Minberden coşkun fikirlerin, çarparken aşka 

Ahşap kapılar, demir zırhlar ile kapansa ne olur. 


Konuşamaz değiller sadece mihraptan

Belki mihrabı minberden de ayıramazlar


İn aşağı korkak vombat

Hürmet ile dizlerini büken softaları, 

Kırmızı, mor manolyalarımı gör.

Yanımızda fikirleri uçuşmakta nazenin,

Binlerce billur billur, görüşleri var 

Kelebekleri dahi incitmez kükremelerimiz.

Sen de kemirmekten vazgeç artık vediaları

Kapılar arkasından kakırca gibi

İhanet edip koparma tazecik tomurcukları. 


Ülkemin tepesinde manevi kürsüler

Kuzeyindeki ses pars cesaretidir. 

Ay gibi aydınlık yüzler de varken,

Parazit, mikrop ve virüsler

Kemirgenler de olmalı hep. 

Köhnemiş kütüklerin içinde gezen. 

Sarıklı hüzme, sen bataklıktan çıkarmaya devam et. 

Puta tapmak yerine vahye tapan çocuklarımızı. 


Çıkış yerinden udul etmiş felsefe 

Cevabı olmayan sualler yığıntısı oldu retorik

Sen ey fitneci akademya 

Elinde ne var,

İftihar ettiğin intiharlardan başka. 

Sirkat, zina, riba, müskirat, şirk

Hangi günahı sığdıramazsın şeriatın içine 

Cerbezen olan tanrın ile beraber.


Âdem’den hemen sonraydı. 

İyilerin dua etmek için, 

Gecenin yarısında uyanmaya başlamaları

İrin olup aktıkça ideler, minik sezenlerden

En ufak sese irkilir oldu insanlar. 

Fesat zakkumu serpildikçe aleme

Yatağından kitapları ile doğrulanlar var. 


Bir kuruş etmeyecekler de taraftır

Zehirli bir aşka, 

Kabil’den yana olanlar da yanacak, 

Her tarafın yanışıdır imtihan,

Havva’dan beri.

Kimi aşkın harından kimi de nefretin kahrından yanacak

Müthiş bir tecrübe dedelerimizden

Habiller yanarken iffet koruyucudurlar hep

Hem de kıyamete kadar 


Bak! 

Nepal’in en uç noktasından dünyaya

Yanmaktır aslolan, hiç değişmeyecek

Ebram, Muses, havarilerden Filipus. 

Calut’a had bildiren kahramanlar

Dayanacak bu asırda da çocuklar

Kopar feryadını mermisiz silahından aziz ifam

Sizden sonra kim bilir kimler yanacak


Yelelerin kutsiyetini görünce, 

Kaçar meydanlardan sırtlanlar

Herkes bir noktaya elbet varacak 

Doğrudan şüzuz eden şöhret olunca

Asla haklı olamaz.


Katiller, masumlar

Yiğitler, korkaklar 

Aslanlar, çakallar

Günahlar ve sevaplar

Çok da farklı değil bu sefer

Aynı sualler çıkıyor kaç asırdır, ne kolay

Şıklar bildiğiniz üzere en az ikiye ayrılır 

Çatallandı yine yol

Bir ucu “bir adam yaratmak” ülküsüne

Bir olana doğru uzanan enginlik

Reddetmek, yok saymak, iptali hisler

Bir ucu yolun huzursuzluk kokuyor


Sövmeye meyyal, bozucu ozan

Bir yalan melodiymiş

Sevmeye, hep sevmeye diyen şarkılar

Kese kese akçeler, insanlığı inkar edene

Hak için müstağni kalmak ne güzel

“Kimsin sen!” haykırışın. 

Mübareze meydanlarında yeni bir usül 

Nefes aldıkça sen

Batıl fikirlerin başlarıdır uçan. 


İffet abidesi Meryem ve Hanne

İlk harfi öğretendi Hazret-i Havva 

Uzanınca onlara menhus hezeyan

Koparılmış diller yağıyor göklerden

Şunu bilin ki;

Onlar vazgeçemez annelerinden. 

Rıza Çavuş
Latest posts by Rıza Çavuş (see all)
Share

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.