- Din dilinde yaşanan müthiş irtifa kaybı devlet dilini benimsemekle doğrudan alakalı. Âkif Emre siyasi partilerin toplumda bir zihniyet dönüşümünü gerçekleştirme potansiyelinin hafife alınmaması gerektiğini söylemişti. Bugün o potansiyel bütün ihtişamıyla fiiliyatta.
- İnsanlar ile dinin arasını açmanın en iyi yollarından biri, dinin adaletle arasını açmaktan geçiyor. Yoksulluğu, eşitsizliği, haksızlığı, tahakkümü ve sömürüyü mesele etmeyen bir din anlatımı “asıl ve muzır” musibetlerdendir. (2.5.2023)
- Biri ilahiyatçı kimliğini öne sürerek siyaseten muhalif olduğu kişiyi alenen tekfir ediyor, bir diğeri bunu ikna amacıyla başkasına iletiyor. Seçimler en çok da dindarlığımızın kalitesini gösteren bir turnusol gibi. (6.5.2023)
- Yalanın küçük, önemsiz ve görmezlikten gelinebilir kusurlardan bir kusur olduğunu söylüyor büyük makamların küçük insanları. Böylelerinin mevhum maslahat anlayışını bataklığa benzetir Bediüzzaman. Yalanlarla kurtulmayı ve kurtarmayı zannederken batı(rı)yorlar. (9.5.2023)
- Her seçim döneminde daha net olarak görünen şu ki Bediüzzaman, takipçilerinin büyük ekseriyeti tarafından hâlâ anlaşılmamış. Özellikle siyasete dair muktesid düşüncesi ve duruşu kesinlikle anlaşılmamış ve içselleştirilmemiş. Onun menfi siyasete ilişkin mesafe ve istiazeye dayalı duruşu ekser takipçileri tarafından mutlak teslimiyet ve istiane arayışına dönüştürülmüş durumda. Tahkik mesleğine yakışmayan taklidî okuma(ma) kültürü devam ettiği sürece de benzer problemler devam edecektir. (13.5.2023)
- Din eğitiminde derin problemler olduğunun en açık bir delili ise lider kültünün müslüman bir topluma bu kadar nüfuz edebilmesidir. Dindarlar olarak kafa yormamız gereken en temel meselelerden birinin de bu olduğunu daha iyi anlamış olduk. (14.5.2023)
- Hakikate sadakatin bir yönünü de tarih, toplum ve siyaset meselelerine parti/devlet eksenli bakmamak teşkil ediyor. Zira “Tarafgirlik damarı ihlası kırar, hakikati değiştirir”. Tarafgirlik, hakikat mesleğinin bile hakikatini değiştiren büyük bir tehlike. (17.5.2023)
- En büyük siyasî ahlaksızlıklardan biri insanların bilgisizliğinden istifade etmektir. Diğer taraftan bu istifadeyi mümkün kılan bilgisizliğin anlaşılır sebepleri olsa da mazereti yoktur. Hz. Peygamber (asm) cahillik etmekten de cahillikle karşılaşmaktan da Allah’a sığınmıştı. “Bilgisizlik daha çok Allah hakları ile ilgili hususlarda mazeret olarak kabul edilirken, kul haklarını ilgilendiren pek çok konuda ise toplumsal düzeni sarsacağı endişesiyle bilgisizlik mazeret olarak kabul edilmemektedir.” (“Cehalet”, Temel İslam Ansiklopedisi) (20.5.2023)
- İktidar herşeymiş. Dilinden ve elinden rakiplerinin selâmette olmadığı bir siyaset anlayışının en başta müslümanlıkla ilişkisi sorgulanması gerekirken müslümanlık adına yere göğe sığdırılmıyor. (23.5.2023)
- “Mesela bir zîhayat, cüz’î bir şifası veya bir rızkı veya bir hidayeti için Cenâb-ı Hak’tan başkasına hakikî minnettar olmak ve başkasına perestişkârâne medih ve senâ etmek, rububiyetin azametine dokunur ve ulûhiyetin kibriyasına ilişir ve mâbudiyet-i mutlakanın haysiyetine dokundurur, celâlini müteessir eder.” (Şualar, İkinci Şua)
Ölçüsüz minnettarlık ve övgüler savrulup savrulmadığımızın göstergeleridir. (25.5.2023) - Gazzalî’ye göre, Fettâh isminden nasibi olan kişinin bir özelliği, halkın zorlandığı dinî ve dünyevî işleri kolaylaştırmasıdır. Öyleyse eylemleriyle ekser insanların hayatını zorlaştıran kişinin fetih söylemlerinin bir değeri olabilir mi? (26.5.2023)
- “Aldatan bizdense aldatan değildir” asabiyetini dindarlık zannedenler var. “Bizi aldatan bizden değildir” hadisinde ise “biz”den olmanın kriteri açık ve net: aldatmamak. (29.5.2023)
- “Hakkı kuvvette değil kuvveti hakta bilme” mihengine vurulsa fikir ve sanat erbabının önemli bir kısmının hikmet-i Kur’aniyeden ne kadar hissedar oldukları rahatça görülebilir. (22.6.2023)
- Eşitsizlik, ayrımcılık, tahakküm ve şiddet gibi yapısal sorunların hiçbir yerde yüzeysel ve sloganik çözümleri olmuyor. Özgürlük, eşitlik ve kardeşlik kavramlarını bayraklaştırsan da problemlerinle yüzleşmedikten sonra sloganların “manasız isim ve resim”den ibaret kalıyor. (1.7.2023)
- Meselemizin adalet olup olmadığı benzer olaylar farklı ülkelerde gerçekleştiğinde ayan beyan ortaya çıkıyor. Şiddet bizde olunca makbul, başkasında olunca menfur oluyorsa âdil şahitlerden değiliz demektir. (3.7.2023)
- Vatan, millet, tarih ve medeniyet gibi “biz”den göründüğü için yücelttiğimiz fikirlerin ve bunlara eşlik eden duyguların “öteki” gördüklerimiz tarafından istimal edildiklerinde sebep oldukları zulümleri bilmek bizi muhakemeye ve adalete yaklaştırıyor. (7.7.2023)
- Müslümanların müslüman olmayan sıfatlarının başında trafik kurallarına itaatsizlikleri geliyor. Çoğunluğu müslüman bir ülkenin trafiğinde insanların elinden ve dilinden emniyette olamama durumu bunun çok acı ve açık bir delili. (12.7.2023)
- Dindarlığın belki de en büyük krizlerinden biri salih amelin kapsamından hukuk-ı ibadın muhafazasının çıkarılmasıdır. Çalışanlarına sağlam inşaat iskelesi temin etmeyi en büyük salih amellerden sayacak bir dindarlık bilinci en acil ve hayatî ihtiyaçlardan. (15.7.2023)
- İnsanın “içindeki yahudi”nin bir özelliği de hak ve adaleti isteyen insanları öldürmesidir (bkz. Âl-i İmrân, 3:21). İtibarsızlaştırma, linç, iftira ve damgalama gibi fiilleri de birer manevî katl olarak düşünürsek içimizdeki yahudiyle cesurca yüzleşme imkanı bulabiliriz. (19.7.2023)
- Dine yapılan kötülüklerden biri de onu milliyetçilik gibi genellikle farkında olmadan benimsenen ideolojik kabullere göre anlamak/yaşamaktır. Sosyal bilim bilgisinin dindarlığın kalitesini yükseltmesi en başta böylesi ifsad edici ideolojilere dair farkındalık sağlamasıyla ilgili. (29.7.2023)
- Ne hayır söyleyen ne de susmasını bilen “gurbetçiler” ekonomik koşulların tetiklediği “gurbetçi nefreti” ateşini körüklüyorlar. Tehlikeli durumlar, tehlikeli duygular. (7.2023)
- Problemlerin politik kökenini saklayan veya ıskalayan ahlaksız vatandaş ithamına sarılıyor. Açlık ve kıtlığın olduğu bir dönemde tarlasından başak yiyeni döven tarla sahibine Rasulullah’ın (asm) çizdiği ufuk ise bambaşka: “O cahil idiyse eğitmen, aç idiyse doyurman gerekmez miydi?” (17.8.2023)
- Kibri, şatafatı ve ihtişamı yöneticiler için makbul addetmek kültürün dine galip geldiği örneklerden birini oluşturuyor. “Az önce neredeyse Fars ve Rumların yaptığı gibi yapıyordunuz. Onlar kralları otururken ayakta beklerler. Siz böyle yapmayın” gibi nebevî ikazlara rağmen. (26.8.2023)
- Toplumsal cinsiyet konularını Câhiliyye ile birlikte düşünmenin ufuk açıcı yönleri var. Mesela günümüzde erkeğin hilm sahibi olmasını yadırgayan marazî tutumun erkeklik olarak kodladığı şey büyük oranda Câhiliyye dönemindeki saldırgan ve hoyrat cehl ahlakına tekabül ediyor. (29.8.2023)
- Ezbere ve hep başkasına ders makamında okunan İktisat risalesinin de bir karşılığı olmuyormuş hayatta. Bir eli yağda diğeri balda olsun ama avucunda ateş tutmuş sayılsın istiyor ahirzaman müslümanı. (9.9.2023)
- Kültürel/etnik farklılıklara kör bir cumhuriyetçilikle malul Fransız siyaseti müslümanların din özgürlüğünü yok etmeye kararlı. Şimdi de alnındaki secde izi sebebiyle müslüman bir adayın polis olması engellenmiş. Gerekçe ise kimlik temelli içe kapanma, tarafsızlık ilkesinin ihlali. Eleştirel cumhuriyetçiliği savunan Cécile Laborde, Fransa’da cari olan ikiyüzlülüğü ve müslümanlara yönelik tahakkümü çok güzel teşhir ediyor. Diğer dinler açık laikliğin esnek bir yorumundan faydalanırken müslümanlardan katı laiklik ilkelerine harfiyen uymaları isteniyor. Mesela Katolikler laikliğin tarihsel gelişimine katkıda bulundukları ve devletle birtakım uzlaşmalar sağlayabildikleri için tahakküm ilişkisi onlar için söz konusu değil. Fakat müslümanlar için Fransız laikliğinin keyfi güç anlamında tahakküm etkisinden bahsetmek gerekir. Bunun da iki temel sebebi var: müslümanlar kendilerine uygulanan laiklik kurallarının oluşturulmasına tarihsel süreçte katılmadılar; Kato-laikliğin kültürel kalıbını takip eden bu kurallar dini azınlıklar üzerinde dolaylı ayrımcı etkilere sahip. Dolayısıyla azınlıkları ciddi bir dezavantaja maruz bırakan her türlü statüko düzeltilmeli veya telafi edilmelidir. Amaç tahakkümün olmadığı bir bağlamda tüm dinlerin yaşanabilmesi için eşit fırsatlar sağlamaktır. Fransa ise bu idealden çok uzak. (15.9.2023)
- Sosyal bilim bilgisinin dindarlığa bir başka katkısı: “kült alanı” olarak tasarlanan bir mekanı milletin “minnet borcu” ile doğallaştırmayacak, meşrulaştırmayacak bir farkındalık sağlaması. (2.10.2023)
- Sosyal/politik körlüğü ve ataleti öğütleyen dini söylemler kadar müslümanlara zarar veren çok az şey vardır. Moritanyalı düşünür Şankıtî’nin dediği gibi “Siyasi bidatlerin tehlike arz eden durumu itikadî bidatlerden hiç de az değildir.” (10.11.2023)
- Siyasetçilik muharrikinin ilim ehlinin gözüne kalın perdeler indirmesi ibretlik boyutlarda. Bediüzzaman’ın istiazesinin hikmeti her geçen gün daha iyi anlaşılıyor. (10.12.2023)
- Fitnenin tanımını her türlü eleştiriyi kapsayacak şekilde genişletmek Haccac gibi zalimlerin eleştirileri bastırmak için başvurdukları bir yöntemdi. Günümüzde buna benzer zihniyet sahipleri türlü ahlaksız manipülasyonla her eleştiriyi fitne diye etiketliyor. (11.12.2023)
Latest posts by Fatih Çınar (see all)
- Nüveler: diyanet, adalet, siyaset –1– - 24 Ekim 2025
- Nüveler: nezafet, kâinat, iktisat - 13 Ekim 2025
- Nüveler: Filistin - 2 Ekim 2025
