İnsanın en zayıf damarı insanlara kendine beğendirme arzusudur. Ve en çok da darbeyi bu damar alır. Çoğu insanın bu damarı yara bere içindedir. Çünkü başkalarına kendini beğendirmek çok zordur. Nefsi terbiye olmamış herkes evvela kendini sever ve beğenir. Kendinden başkalarını seviyor gibi gözükse de hakikatte sevmez. Bu yüzden kendine benzemeyen insanların üstünü çabuk çizer. Zaten çoğu listenin üstünde üzerimiz çizilidir. Başkalarına kendimizi beğendirme arzumuz çoğu zaman ters etki yapar. Kimse sürekli kendine yaklaşan, sıkıştıran insanları sevmez. Sevgi görmek istediğimiz gözlerde nefretle karşılaşınca da büyük bir yıkım yaşarız.
Oysa Rabbimize kendimizi beğendirmemiz hem kolaydır hem de huzur vericidir. Çünkü Rabbimizin ölçüleri bellidir. Nasıl olursak bizi beğeneceğinin kesin bir örneği vardır. Bizzat canlı kanlı bizden bir örnek göndermiştir. Yani Rabbimize kendimizi beğendirmek Peygamberimiz Efendimiz aleyhissalâtü vesselâma benzemekten geçer. Her insanın değişen şartlarına uyum sağlamaktansa Rabbimizin kesin şartlarına uyup Peygamber Efendimiz’e (asm) benzemek en kolayıdır. Sünnet-i seniyyesiyle bize sağlam bir yol bırakmıştır Rabbimize kendimizi sevdirmemiz için.
Al-i İmran suresinin 31. ayetinde şöyle buyruluyor: “De ki: Eğer Allah’ı seviyorsanız bana uyun ki Allah da sizi sevsin ve günahlarınızı bağışlasın. Allah çok bağışlayıcı, çok esirgeyicidir.” Bu ayet çok açık bir şekilde Allah’a kendimizi nasıl sevdireceğimizi ve beğendireceğimizi söylüyor. Peygamberimiz’e (a.s.m.) benzemek eşittir Allah’ın bizi sevmesidir. Hem ona benzedikçe hem insanların şartlarından sıyrılıp özgürleşiriz. Her insanın bizdeki menfaati yolunda kendimizi ayarlamaya çalışıp onun sevgisini kazanmak insana bir nevi azaptır. Hem insanların beğenisi geçicidir, bir gün bitecektir. Bizi güzelliğimiz için sevdiyse o güzellik kaybolunca sevgisi de sona erer veya başarımız için bizi sevdiyse başarısız olduğumuz yerde beğeniler tek tek bizi terk edip gider. Bu tür sevgiler en fazla bize kabir kapısına kadar eşlik edebilir. Ama Rabbimizin sevgisi ve beğenisi ise ebedidir ve mükafatı da ebedi cennettir. Rabbimizin iltifatı tüm iltifatlardan üstündür. Bazen tökezleyip düştüğümüzde bile terk etmez Rabbimiz. Tevbe kapısıyla o beğenisini tekrardan kazanırız. Böylesine bir rahat varken neden sıkıntılı ve zor olan insanların beğenileri peşinden koşarız ki!
Peygamberimiz aleyhissalâtü vesselâm “Övülmeyi sevme insanı kör ve sağır eder. Kusurlarını görmez olur. Doğru sözleri, verilen nasihatı işitmez olur” diyor. İnsanların övgüsünü ve beğenisini takıntı haline getiren insanda birçok başka sıkıntılar da ortaya çıkmaya başlar. Övgüye o kadar bağlanır ki yalan övgüyü doğru eleştiriye her zaman tercih eder. Yalan ise insanı küfre kadar götüren büyük bir tehlikedir. Övülme isteği ise insanın böylelikle helak olma sebebi olabilir.
Övgüye bağlı bir insan kendini de geliştiremeyebilir. Çünkü kendisini gelişime götürecek nasihatlere de kulağı kapanmıştır. Yalan övgülere o kadar kapılmıştır ki neyim eksik ne yapmalıyım diye hiç durup düşünmez.
“Allah kendini beğenip övünenleri sevmez.” (Hadid 57:23) Kendini beğenmek bir nevi firavunluktur. Övgünün dozunu kaçırınca da hem kendimize hem de övdüğümüz kişiye zarar veririz. Bu yüzden birini överken şahsı değil davranışı ön plana çıkarmalıyız. Davranışın güzelliğinden bahsetmeliyiz. Böylesine bir övgü daha sağlıklı olacaktır.
“Beğenilmeyi illa istiyorum” diyorsan Allah’ın sevdiği kullarına kendini beğendir zaten onların beğenisi de Allah beğendiği içindir.
Allah bir kulunu sevdiği zaman, Cibril’e seslenir: “Allah filanca kulunu seviyor sende onu sev” buyurur. Bunun üzerine Cibril de onu sever ve sema ehline “Şüphesiz Allah filanca kulunu seviyor, sizde onu sevin” diye seslenir. Onlar da bu sefer o kulu severler. Sonra onun için yeryüzü ehlinin kalbine bir saygı ifadesi koyulur.
Müslim, Birr, 157.
Zaten Allah için birbirimizi sevmeyi başardığımızda sevgimiz de dostluğumuz da ebedi olacaktır. Çünkü Allah için birbirini sevenlerin dostluğu cennette devam edecektir. Allah için sevince ruhi, kalbi, ebedi bir birlik kazanmış olacağız. İşte Rabbimizin beğenisi asıl arzumuz ve ilk önceliğimiz olduğunda iki dünya da nasıl güzelleşiyor ve huzur doluyor. Bize gerçek dostlukları ve beğenileri de kazandırıyor.
Rabbim, bize Senin sevgini kazanmayı nasip et.
- Yangın hep var! - 27 Temmuz 2025
- Rabbin mi beğensin, insanlar mı? - 18 Mayıs 2025
- Her hastalığın tohumu: yalancılık - 17 Nisan 2025
