Küçüklüğünü köyde geçirmiş, bir nevi de köylü ve yemek yemeyi seven biri olarak şehirde yaşamanın en kötü yanlarından biri olan köy lezzetlerine uzak kalmaktır. Bunun telafisini de köydeki anne-baba, eş, dost ve akrabalar gönderdikleri ya da köye ziyarete gittiginizde dönerken yükledikleri onca köy mamülü ile sağlıyorlardı.
Yine bir vakit evden ayrılırken annem bavuluma bizim orada en sevdiğim mamüllerden olan “çıtlatma zeytin”den bir kavanoz koymuştu. Lakin o sevdiğim zeytini bir türlü yemeye firsatım olmadı ve muhafaza edemeyince de mâlum vaziyetini takınıp bozuldu ve çöpe atmak zorunda kaldım.
O gün ilk defa israfın daha derin bir anlamını iliklerime kadar hissetmiştim. Parayla satın alınamayacak olan emeği bu emeğe katılan sevgiyi ademe atmış bunu yapan faili unutmuş ve bir nevi ona hakaret etmiştim.
İsrafın esasında sadece maddiyatin har vurup harman savrulması olmadığını o vakit anlamıştım. Bir eserin arkasındaki el ve elleri görmemek, ona harcanan emeği bilmemek, onun ne uğraşlar sonucu ortaya çıktığını görmemek ve onun maddi bir şeyler verilerek elde edilebildiği sanrısı, onun üzerinde her türlü tasarrufu yapabileceğiniz zannına kapılmanıza sebep oluyor. Dolayısıyla tam manasıyla israfa kapı aralıyor.
Bediüzzzaman Hazretleri de İktisad Risalesi’nde ekmeğin vücudunu tarlaya, harmana, değirmene ve fırına terettüp ettiğinden bahseder. Peki kaç kişi her gün soframızda yer ayırdığımız ekmeğin soframıza geliş yolculuğunu biliyor?
Sadece insan emeği olan, buğdayın ekimiyle başlayıp fırında ekmeği pişirme ile devam ederek soframıza gelmesi ile sonlanan bu sürecin ne kadarını biliyoruz?
Bu aşamalardaki insan emeğine bile kayıtsız kalınmaması gerekmez mi? Belki sırf bu merhaleler hürmetine bile israfa dur demek zorunluluk değil midir?
Buraya kadar insanın dahil olduğu kısma baktık, peki ekmeğin meydana gelmesi için insanın dahli olmayan kısımlar için ne demeli? Buğdayın başak vermesi için gereken yağmurlardan tutun da bu süreçteki insan müdahalesinin neredeyse imkansız olan onca fiziksel ve biyolojik etki, bunları nereye koymalı?
Bir ekmeğin sofraya gelmesi için arkasında bunca tasarruf eden emektar ellerin ve en nihayetinde asıl tasarruf sahibi Allah’ın güya muadili olan maddi bedel ödenerek yapılan israfı hoş görmesi beklenebilir mi?
Zeytinden bahtıma bir zeytinden fazlasını düşüren Allah’a hamdolsun.
- Aşağıdaki video da bu yazı ile aynı minvalde hazırlanmış bir videodur, izleyiniz.