
“Risale-i Nur’dan başka kitap okunmaz mı?” meselesinde iki gelenek ve bir örnek
Abdülhamid Karagiyim
vukufiyet'ten niyetimiz şu duanın kapsama alanına girmektir:
Şu risale bir meclis-i nuranîdir ki, Kur’ân’ın şu münevver, mübarek şakirtleri, içinde birbiriyle mânen müzakere ve müdavele-i efkâr ediyorlar. Ve yüksek bir medrese salonudur ki, Kur’ân’ın şakirtleri onda her biri aldığı dersi arkadaşlarına söylüyor.
Şu risale bir meclis-i nuranîdir ki, Kur’ân’ın şu münevver, mübarek şakirtleri, içinde birbiriyle mânen müzakere ve müdavele-i efkâr ediyorlar. Ve yüksek bir medrese salonudur ki, Kur’ân’ın şakirtleri onda her biri aldığı dersi arkadaşlarına söylüyor.
Latest posts by Abdülhamid Karagiyim (see all)
- Tefekkür-i müteferrika - 31 Ocak 2019
- The Hollywood Effect - 16 Ocak 2019
- Risale-i Nur’un mânâ dünyasına “olduğu gibi” girebilmek-6: İlmî, amelî ve enfüsî perdelemeler - 5 Aralık 2018
Hakikat karşısında iki farklı duruş Risale-i Nur’un insana kazandırdığı bana göre en önemli hususiyetlerden birisi hakikatin tek olmakla birlikte çok yönlü olduğu ve kuşatılamayacağı gerçeğini kavratmasıdır. Öyle ki hakikati bulma çabasında bulunan herkesin doğrusunun aslında “kendince” bir doğru olduğunu yani hakikat deryasından o şahsın kabına kabiliyeti miktarınca damlayanlar olduğunu anlarsınız. Çoğu zaman ve çoğu mekanda göz ardı edilen bu husus insan için öylesine kritik ve … Okumaya devam et “Risale-i Nur’dan başka kitap okunmaz mı?” meselesinde iki gelenek ve bir örnek