Çevremizde her gün yüzlerce acı veren olaylar ve bizleri çileden çıkaran istibdatlar hüküm sürüyor. Her gün başka bir kavgayla uyanıyoruz, her gün başka bir silah sesi kulağımızı sağır ediyor, her gün başka bir masum ağlıyor; başka başka baskı, zulüm ve istibdadın pençesinde kıvranıyoruz, can veriyoruz.
Peki suçlu kim? Başkaları, onlar, diğerleri suçlu, değil mi? Hayır. Suçlu biz Nurcularız. Üstadın emanetini hakkıyla koruyamadık. Onun zamanları aşan hayallerinin etrafında döndük, durduk ve “Bakın! Üstadın hayalleri bunlar…” dedik ama onları gerçekleştirmek için gözle görünür bir adım atmadık. Sonrada yaptığımız ufacık şeylerle övündük. Risaleleri birleştirici unsur olarak tasarlayan Üstadımıza hıyanet ettik ve onları inhisar altında tutmaya çalıştık. Risalelerle insanları birleştirecekken kendi kendimizi böldük. Üstadın ezber bozan fikirlerini ezberledik durduk, papağanlar olduk, sanki yeterince yokmuş gibi… Kalıplara takıldık, ufacık beyinlerimizle Risaleleri tek anlayan kişilerin kendilerimiz olduğunu iddia ettik.
Üstadın akılcı ve eleştirel bakış açısını yakalayamadık ve akıllarımızı şeyhlerimizin ceplerine emanet ettik. Nur tarikatleri kurduk. “Büyük abiler” eleştirilmezler dedik. Risaleleri eleştirenlerden korktuk, onları baskı altında tutmaya ve zehir kusmaya başladık, sanki Risaleleri eleştirmek değerlerini düşürecekmiş gibi, sanki bizim istibdatımızla Risaleler özgürlüğe kavuşacaklarmış gibi. Genç beyinleri “kafası karışık” diyerek damgaladık, onları aramızdan uzaklaştırdık, sonra da “Muhakkak biz ıslah edicileriz” dedik.
Ülkenin hatta dünyanın en büyük değişim kaynağı olabilecekken aptalca kavgalara tutuştuk. Ben diğerlerinden daha iyiyim, daha büyüğüm, hakikat benim elimde dedik. Sonra “Hadi birleşelim!” denince, “O zaman onlar bizim yanımıza gelsinler.” dedik, birleşmenin köşede değil ortada olduğunu unutarak. Günümüz problemlerine çare olmamız gerekirken ihlas ve uhuvvet eksikliğimiz yüzünden daha da işleri karıştırdık. Üstadın Risalelerde açıkladığı siyasetlerüstü hakikatleri günlük siyaset çamuruna bulaştırdık. Bu yolla insanların zihinlerinde de önyargılar inşa ettik. Muhtaç gönülleri bu hakikatlerden mahrum ettik, onlara gölge ettik. Akademi camiasında daha hâlâ Risale-i Nur hakikatleri layık olduğu kadar konuşulmuyor ve bunun suçlusu biziz. Üstadın ilmi yönüne perde olduk.
Ben bir gencim ve hayallerim var, özgürce büyümek istiyorum, imanımı kurtarmak ve insanlara faydalı olmak istiyorum. Ey abilerim ve ablalarım, biz farklı zamanın çocuklarıyız. Hayallerimiz farklı, problemlerimiz farklı, giyinişimiz farklı, konuşmamız farklı, dünyayı görme şeklimiz sizinkiyle aynı değil. Yeni fikirler üretiyoruz, yeni şekillere giriyoruz, yeni sıfatlar üstleniyoruz, yeni cihazlar kullanıyoruz. 50-100 yıl önceki sorunlar benim dünyamda ma’kes bulmuyor. Artık sizin bitmek bilmeyen anlamsız kavgalarınızın gölgesiyle ve gürültüsüyle yaşamak istemiyorum.
Yukarıda saydığım suçlar maalesef hepimizin. Ben sizin varisiniz olarak bunları çözmek için, ümmet-i Muhammed’e (ASM) ve insanlığa faydalı olmak için elimden gelen her şeyi yapmaya hazırım, ama sizin şefkatinize, deneyimlerinize, onayınıza ve himayenize ihtiyacım var. Parlak anı ve hatıralarınızla bize ve geleceğe ışık tutun. Yoksa onları, bizi küçümseme aracı olarak kullanıp ışığımıza gölge etmeyin. Benim size ihtiyacım olduğu gibi, bu hataların temizlenmesinde sizin de biz gençlere ihtiyacınız var.
Zaman değişti ve problemler farklı şekillerde tezahür ediyor. Biz ise bunları sizden bu zamanın çocukları olarak daha rahat görebiliyoruz, bu olaylara farklı bakış açıları sunuyoruz, yeni çözümler getiriyoruz. Bazen aptalca veya kabul edilemez gibi fikirler ortaya atıyor olabiliriz, ama sizden müsamaha bekliyoruz. Kafalarımız karışık değil, sadece sizden farklı düşünüyoruz. Lütfen kavgalarınızı bırakın ve bizi en iyi şekilde ve özgür bir ortamda yetiştirmek için elinizden ne geliyorsa yapın. Deneyimlerinizle ışığımız olun, şefkat ve muhabbetinizle suyumuz olun, maddi kaynaklarla toprağımız olun. Kısacası, bizi sizlere iyi evlatlar yapın.
- Risale-i Nur’da Yol - 29 Nisan 2021
- Günah (2): günah nedir? - 27 Ocak 2019
- Günah (1): davranışlar, irade, dua ve yaratıcı - 25 Temmuz 2018