Ben bu gençlerin alnından öperim

Ben bu gençlerin alnından öperim

Antalya/Göynük’te üniversite öğrencileriyle birlikte başladığımız okuma programımızın ikinci günüydü. Mekânımız, sezon sonu nedeniyle müsait olan bir otel. Öğle namazını mescidde eda ettikten sonra, tesbihat ve namaz dersimizi yaparken, otelde kalanlardan birisi de aramızda kalıp bizi pürdikkat dinledi. Ders bittikten sonra yanımıza yaklaştı ve sordu:

“Sizler kimlersiniz? Burada ne yapıyorsunuz? Her halinizden farklı olduğunuz belli.” dedi.

“Bu gençler üniversite öğrencileri, onlarla kitap okuma programı yapıyoruz.” dedik. Biraz tuhafına gitti galiba, ilk defa duyuyor olmalı. “Enteresan!” dedi. Düşünceli, dalgın ve hüzünlü bir hali vardı. “Kolay gelsin.” dedi ve ayrıldı.

Bize ayrılan bölümde programımıza devam ederken, farklı bir halet-i ruhîye ile tekrar yanımıza geldi. “Rahatsız etmiyorsam ben size bir şey soracağım.” dedi.

“Buyurun” dedik:

“Biraz sonra otelden ayrılacağım. Ben bu yaşa gelmişim, nefsime hâkim olamıyorum. Bu gençler bu zamanda nefislerine hâkim olup, buralara kadar kitap okumaya gelebiliyorsa, onları tebrik ediyorum, alınlarından öpüyorum. Sizden ricam, bana nefsime hâkim olmam hususunda neler tavsiye edersiniz? Siz ve bu gençler bunu nasıl başarıyorsunuz?” dedi.

Biz de ona Risale-i Nur’ları referans göstererek okumasını söyledik. Uzun uzun sohbet ettikten sonra kendisine bazı risalelerden hediye ettik.
Bizimle vedalaşırken, öylesine mutlu ve sürurlu bir hali vardı ki, sanki aradığını bulmuş ve manen rahatlamıştı.

Kim bilir, hayatının o anları kendisi için nasıl bir dönüm noktası olur?

Bizi onunla karşılaştıran ve vesile kılan Cenâb-ı Hakka hamdolsun.

Açıkçası, beş yıldızlı bir otelde okuma programı yapmaya dair kaygılarımız vardı. Ki, daha ikinci gün kardeşlerimizin niyet-i haliseleri güzel neticeler vermeye başlamıştı.

Share