Bir yabancı: “Abdullah”

Bir yabancı: “Abdullah”

“Hey çocuk” diye bağırırken bir yabancı, tüm nefesinin kesildiğini hissettiği andı belki de. Elinde helal yoldan alınmamış bir ekmek, yüzü kıpkırmızı utanç duygusu bedenini sarmış, dizlerinde şiddetli bir titreme, kalbinin ritminde sürat vardı. Arkasını döndü ve sinema perdesi gibi hayatı gözlerinin önünden geçip gitti. Dayak yediğini, hapse atıldığını, mahallede taşlandığını perdede izledi. Tüm bu hayal perdesini kesip şimdiye döndüren bir ses duydu yabancıdan:

– “Helal lokma mıdır senin elindeki küçük çocuk?”

Hayatında hiç duymadığı bir kelimeydi, ne demek istiyordu acaba “helal” demekle. Kısık bir sesle şöyle cevap verdi:

– “Bilmem”

– “İsmin ne küçük çocuk?”

– “Cem…”

– “Cem, helal; İslam’a göre kullanılmasına izin verilen maldır, şartlarına uygun yollardan kazanılan paradır, rızıktır…”

Cem içinden “Eyvah” demişti. Ne yapmıştı. Arkadaşlarıyla bir iddia uğruna fırından ekmek alıp kaçmıştı. Üstelik İslam dediğinde aklına vefat eden, namaz kılarak ömrünü geçiren babaannesi geldi. Ama vefat ettiğinde küçüktü, ne için kıldığını ve onu düşününce neden aklına İslam geldiğini bilmiyordu. Aslında İslam’ın ne olduğunu tam da bilmiyordu. Bir iddiaydı altı üstü neler gelmişti başına, bu adam da kimdi? Ne kadar zor sorular soruyordu?

Yabancı tekrar konuşmaya başladı:

– Allah’a olan sevgilerinden hata yapmaktan korkanlar helal olmayandan her zaman kaçarlar evlat.

Evet hep duyuyordu; “Allah korusun”, “Allaaaah, zengin olduk”…

Allah kelimesini neredeyse her yerde kullanılıyordu. İçine huzur dolmuştu ki yabancı sözlerine devam etti:

– Rasulullah (ASM) buyuruyor ki: “Kazançların en güzeli kişinin alın teriyle, el emeğiyle, alış verişle kazandığı meşru maldır.”

Ne güzel konuşuyordu yabancı. Daha çok konuşmasını istiyor ve kendisine Allah’ı ve Resulullah’ı (ASM) anlatmasını istiyordu. Nice konuşmadan sonra: “Benim sahibim olan Rabbim Allah’tır, Resulü ve kulu Muhammed’dir (ASM)” diyebiliyordu Cem.

Ekmeği yerine koymak için yaklaşırken: “Al evlat, bu benden sana helaldir” dedi.

Cem koşarak eve gitti, kendisine Allah ve Resulünden bahsetmeyen, helali haramdan ayırt etmeyi öğretmeyen anne ve babasına kızmaya başladı küçük boyuyla. Boyundan büyük laflar ettiğini, zamanla değişeceğini umarak endişe duymaktan vazgeçti.

Ve Cem 14 yıl sonra da aynı fırına yine yabancıdan Allah ve Resulünü daha iyi tanımak için menkıbeler dinlemeye gidiyor. Ara sıra yabancıya ailesinden memnun olmadığını ve onlar için üzüldüğünü söylediğinde her daim yabancı ona hep şöyle diyor:

Rabbinin yoluna hikmetle, güzel öğütle çağır; onlarla en güzel şekilde tartış; doğrusu Rabbin kendi yolundan sapanları daha iyi bilir. O, doğru yolda olanları da en iyi bilir. (Nahl 16/125)

Yabancı hep Cem’a hilim sahibi olmasını tavsiye ederdi.

Cem bir gün yabancıya: “‘Çocuklarınıza güzel isim koyunuz. (Ebu Davud, Edeb, 69)’ buyurmuş Efendimiz (ASM)” dedi. “İsmimi çirkin koymuşlar, niye Cem olmuş ki?” diye hayıflandı. O da: “Senin ne güzel bir ismin var. Anlamı ‘birleşme, bir araya toplama.’ Hatta Al-i İmran suresinde der ki: ‘Hep birlikte Allah’ın ipine sımsıkı sarılın. Parçalanıp bölünmeyin.(Al-i İmran 3/103) Sen her daim Allah’ı an ve Allah için söyleş ki birleşsin tüm cihan evlat.”

14 yıl önce bir iddia uğruna ekmek çaldığı fırın bugün menkıbeler dinlediği bir sohbet mekânı oldu Cem’in. İnançsız ailesi de ilim, irfan pınarına dönüştü. Bir kula bir kul vesile olur hakikatini tahakkuk ettiren yabancı mı kimdi? O yabancı şimdi Cem’in “Abdullah” amcası. Onun hayatını değiştiren, belki hayatını anlamlandırmasına vesile olan Abdullah amca. Bugün Cem 24 yaşında ve kendi mahallesinin imamı. Abdullah amca da cemaatin en ön safında…

Evet nice hayatlar kurtarabilir. Yeni hayatlar inşa edebilir. Fakat bu maksad için yaşayarak, hakikatleri okuyup uygulayarak. Kaç karanlık gönül var kim bilir mum ışığı kadar ışığa muhtaç olan. Sönmesin hayatlar söndürmeyelim hayatlarımızı. Bir yabancı Abdullah da biz olalım. Rabbim hakkındaki hayretimizi artır, nice gönüllere girebilmeyi bizlere nasip et. Âmin

Zehra Kocabaş
Latest posts by Zehra Kocabaş (see all)
Share

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.