- Âyinemde tefekkür penceresi - 23 Mayıs 2016
İnsan aklının en mühim vazifesi tefekkürdür. Tefekkür gibi kıymetli, faydalı ve bereketli bir nimet ve ibadet yoktur. İnsan hayatının devamı
“Biz öyle bir hakikate hayatımızı vakfetmişiz ki güneşten daha parlak ve cennet gibi güzel ve saadet-i ebediye gibi şirindir.”
İnsan aklının en mühim vazifesi tefekkürdür. Tefekkür gibi kıymetli, faydalı ve bereketli bir nimet ve ibadet yoktur. İnsan hayatının devamı
Nur Risalelerinin ekseriyeti -izah edilecek hakikate dair- bir (ya da daha fazla) ayet ile başlar. Kur’an’ın manasındaki mu’cizeliği ispat eden
Bediüzzaman Said Nursi Hazretleri bir muhaverede gençler tarafından, cazibedar lehviyat ve hevesatın hücumları karşısında “Âhiretimizi ne suretle kurtaracağız?” diye sorulan
Kur’an’ın mu’cizevi yönlerinden biri de şebabetidir, yani asırlar geçtikçe gençliğini korumasıdır. Kur’an her asrın idrakine, anlayışına hitap eden bir ilahi
Hz. Ali (r.a.) “Allah’ı Allah’la, O’ndan başkasını da O’nun nuru ile tanıdım.” sözüyle marifetullah yolculuğunu ne veciz özetlemiştir. Nasıl ki Güneş -en parlak
İnsan bu âleme ilim ve dua vasıtasıyla tekemmül etmek için gelmiştir. Bu tekemmül ve tekâmül ahir ömre kadar devam etmektedir.
Muavenet ve tesanüd… İlk bakışta anlamları (yardımlaşma) aynı gibi görünen bu iki kelime, aslında bize birbirinden farklı şeyler söylemektedir. Belki