Derd-i maişet hepimizin başında olan bir şey aslında… Kimimiz kıt kanaat karnımızı doyurmak için, kimimiz de çoluk çocuğumuzla daha iyi bir hayat sürmek için çekeriz maişet zorluklarını… Ama ortak noktamız geçinmenin zorluğunu hep beraber yaşamaktır ahirzamanda.
Evet, ben de bugün aynı dertle bir lokantada işe başladım. Hatta bu iş babamın ustabaşı olduğu bir lokantada usta yardımcısı olmak gibi keyifli bir iş… Sabah 9.00 akşam 12.00 olan mesaimiz için herhangi bir maaş da konuşmadık. Zira “ayıp olurmuş” babamın dediğine göre…
Önce işin yoğunluğuna, sonra bizim o iş için sarf ettiğimiz efora bakıldıktan sonra patronun takdir edeceği ücrete göre konuşma yapılırmış. Biz de haftalığı beklemeye başladık. İki gün usta yardımcısı, diğer deyişle kalfa olarak başladığımız işin üçüncü gününde bulaşıkçının kaçmasıyla kendimi bulaşıkhanede buldum. Akabinde bulaşıkhaneden de terfi edip (!) komi oldum. Komi kıyafeti alırken papyon yüzünden epey bir başını ağrıttım patronun. Kıyafet konusu tatlıya bağladım, lakin komiliğe başlamamla birlikte bardakların azalması da bir oldu.
Hayatı hikâye tadında yaşarken hakikati de ıskalamamak gerekiyor sanırım. Biz bu dünyaya 15 saat dünyanın fani işlerinde çalışmak için mi gönderildik? Yoksa kulluk ve tefekkür için mi? Bu dünya hayatına sadece çoluk çocuğumuzun rızkını kazanmak için mi gönderildik? Yoksa o çoluk çocuğumuz, dostlarımızla birlikte iman ve İslamiyet ile yücelmek, elimizden geldiğince de iman ve İslamiyet’i yüceltmek için mi?
Peki, biz neden hep maddi anlamda daha iyisini istedik de, manevi hayatı olsa da olur, olmasa da olur tarzında gördük? Sağımızda, solumuzda “Ah, vah!” diye başlayıp saçma sapan ve anlamsız birçok cümleler kuran onca kişi varken, bizdeki bu mal biriktirme hırsı nereden geliyor?
İçimizde “Kenara da at, yarın bir gün lazım olur.” diye yankılanan bir ses kalbimizin mi, yoksa batınımızdaki çirkinlikleri deşifre eden nefs-i emmaremizin bir aksi mi? Aaa, pardon çinkinlik demişim, aslında biz sadece iyiliği istiyoruz değil mi? Aman oldu canım, kim ne derse desin, kendimize haksızlık etmeyelim, bizim kalbimiz ve niyetimiz çok temiz değil mi?
Hayır, hayır. Hiç de öyle değil ne yazık ki! Allah hepimizin yardımcısı olsun, kusurlarımızı görmeyi nasip eylesin ve bizleri de ıslah eylesin…
Ha, tüm bunları nerede mi düşünüp kaleme aldım? İşimdeki son durağım, çay ocağından…