YENİ ZELANDA’da olan durum herkesin malumu. Elli insan Türk oldukları (Müslüman) için şehit edildi. İçlerindeki kini hem görsel hem de yazılı olarak da kustular ve gururla yakalandılar. Olayda Hristiyan teröristlerin kaçacak, kıvıracak en ufak bir durumları yoktu ve bu sebeple durum farklı şekilde toparlandı.
Günlerdir şehit olan insanların niçin şehit oldukları konuşulacağı yerde Yeni Zelanda halkının aslında ne kadar mükemmel olduklarıyla ilgili konuşmalar, haberler dinlemekteyiz. Hem suçlu hem güçlü olmak tam da bu olsa gerek. Batı hoşgörüsünde ne kadar da üstün olduğunu, insan olarak ne kadar kâmil olduğunu bu haberler üzerinden yine ispatlamaya çalışıyor. Dünya Yeni Zelandalı insanların üst insan kılıfında Müslümanları anladığını, onların bu hoşgörüsünün kuşatıcı olduğunu, arada ufak tefek pürüzlerin (50 insanın camide katledilmesinin) halledileceğini, tolere edilebileceğini kabullenmiş durumda.
Türkiye’de bile halkımız artık Yeni Zelanda’yı Çanakkale’den sonra (Yüz yıldır yamyam idiler) yeniden tanımladı ve “harika insanlar” olarak dillendirdi. Timsah gözyaşları, kuru ifadeler yerini buldu ve affedildiler. Yine suçlu biziz ve yine “Lanet olsun şu insanlar gibi olamadık” diye öfkeyi kendi içimize yönelttik bile.
Şöyle bir soru sorulabilir, daha ne yapsınlar? Ne yapacaklar da bu adamlar kendilerini affettirecekler?
Elcevap: Eğer siz Müslümanların zulme uğradığını kabul ediyor, onların yanında olduğunuzu söylüyorsanız, suçluların Kur’an’a göre cezalandırılması gerektiğini söyleyeceksiniz ve bunun uygulayıcısı olacaksınız. Bu söylemi taşımayan hiç kimse (kesin ifade kullanıyorum) hakiki manada Müslüman’ın yanında olamaz! Kur’an’ın hükmüne saygı göstermeyen hiç kimse Müslüman’a saygı duyamaz!
“Küfür tek millettir! (Bakara 2/120)” ayeti hükmünce siz ne kadar kimseyi rahatsız etmeyen, evinde namaz kılan, hiçbir gruba bağlı olmayan sıradan bir insan olduğunuzu söyleseniz de Müslüman olmayan tüm insan bedenliler sizden razı olmayacak, sizi öyle ya da böyle her fırsatta yok etmek isteyeceklerdir.
Batı düşmanlığı baki kalmalı… Zira bu şuursuzluğun bedeli çok ağır.
Yazıyı çok hissî bulduğumu belirtmek istiyorum. Hristiyan terörist ifadesinden tutun, Batı düşmanlığının baki kalması fikrine kadar yazının ana mesajına katılmak pek mümkün değil benim açımdan. Hükümler genellemeler üzerine bina edilmiş.
Tüm ortamlarda sehit olan kardeşlerimizin katl edilmesi sebebi islamofobi konuşulması yerine batının hoşgörüsü konusuluyorsa.. biraz hissi olmak gerek. Zira akıllar medya ile zehirlenmiş.
Tüm ortamlarda Batının hoşgörüsünün konuşulduğu tespiti bilgiye değil algıya dayanıyor. Algılara göre pozisyon almak, hüküm vermek ise son derece tehlikeli. Akıllar medya ile zehirlendiyse, bunun devası Batı düşmanlığı hissi değildir. Hele bunu ayetle, Bediüzzamanın kavramlarıyla temellendirmeye çalışmak büsbütün yanlıştır.