Oruçsuza saygı

Oruçsuza saygı

Saygı, insanların birbirlerine karşı olan olumlu tutumu, hoşgörüsüdür diyebiliriz. Saygının altında bir hürmet, bir takdir vardır. Beğenilen, hoşgörülen, takdir edilen, seçkinlik arz eden her şey saygıyı hak eder.

Bu tanım gereğince beğenilmeyen, hoş görülmeyen şeylere karşı saygı gösterilmez. Saygısızlık meselesini ise şu an konumuzun dışında tutuyorum.

İç içe giren kavramların tarifinin eksik ya da yanlış yapılmasından olacak ki her şeye haddinden fazla saygı duymaya başladık…

Özellikle dini yaşantısında hassasiyet göstermeye çalışan bizlerin dilinde, “karşılıklı saygı gösterme” ifadesini abartılı buluyorum.

Misal olarak başörtüsü sıkıntısı yaşadığımız günleri hatırlayalım. Hepimiz biz başı açıklara ya da mini etek giyenlere saygı gösteriyoruz. Onlar bize saygı göstermiyorlar, demiyor muyduk? Şimdi sözümüzü yargılayalım!

Onlardan istediğimiz saygı şuydu; başörtümüzü açtırmasınlar, bize müdahale etmesinler, biz dini inancımız gereği bunu yapıyoruz. Kimsenin de bundan bir zarar gördüğü yok, aksine ilahi bir emir olduğundan dolayı güzel hikmetleri içerisinde taşımakta. Peki onlara saygı duyuyoruz, dediğimiz şeyler neler? İnancımıza ters, ilahi emre aykırı değil mi? Nasıl saygılı olduğumuzu söylüyoruz peki? Hayır efendim, saygı duymuyorum. İnancıma ters olan hiçbir şeye, hiçbir insana saygı duymuyorum. Bu onları yok saymak değil, onların davranış ya da düşüncelerini rezil saymak ve haddizatında kabul etmemektir. Onlara zorla ne etek giydirmek istiyorum ne de başörtüsü taktırmak, ama saygı duymuyorum…

Şimdi Ramazan ayındayız. Oruç tutanlar, tutmayanlar var. Oruç tutmayanlar tutanlara saygı göstersin, oruç tutanlar da tutmayanlara saygı göstersin deniyor. Bir de buna eşitlik, karşılıklı saygı deniyor. Ben bunu anlamakta güçlük çekiyorum. Nasıl bir eşitlik? Biz oruç tutanlar inancımız gereği bu ibadeti yaparken bir şey yemiyoruz, içmiyoruz; bize gösterilecek saygı belki yanımızda yememek, içmemek olabilir. Peki ben oruç tutmayana nasıl saygı göstereceğim? Onun yanında oruçlu olduğumu belli etmeyerek mi?

İşin özüne indiğimizde Müslüman olarak bizler tüm mahlukatı yaratan hesabına severiz. Esmaya ayinelik ediyor deriz, bunu yakinen biliriz. Bu sebeple her şey zatında güzeldir. İnsan nevi olarak kulluğunu yapmayanlara, hele inkar edenlere saygı duyamayız, duymayız. Yapılan yanlışa karşı dururuz, kalben buğz ederiz, dilimizle düzeltmeye çalışırız, uzak dururuz, acırız, dua ederiz… Ama saygı duymayız!

Ramazan-ı Şerifte ehl-i sıyama muhalefet edenler de o derece umum alem-i İslamın manevi nefretine ve tahkirine hedeftir. Mektubat. s. 390.
Share

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.