Yuvanın ışığı: ahirete iman

Yuvanın ışığı: ahirete iman

Nev-i beşerin hayat-ı dünyeviyesinde en cem’iyetli merkez ve en esaslı zenberek ve dünyevî saadet için bir cennet, bir melce, bir tahassüngâh ise aile hayatıdır. Ve herkesin hanesi küçük bir dünyasıdır.
Lem’alar

İnsanın hayatın tüm koşturmacasından kaçıp yavaşlayabildiği bir yeri olmalıdır. Bu yer ise yuvasıdır. Yuvasında sükûnet bulur, ruhu soluklanır. Ve dışarıdaki tüm zorluklar kapıyı kapatmasıyla kapının arkasında kalır.

Yuvalarımız böylesine huzurun adresi olsun istiyorsak, olmazsa olmaz bir şart vardır. O şart ise aile erkanının kuvvetli bir imana sahip olmasıdır. Yoksa aklınıza “Ben yuvamda soluklanamıyorum, huzuru bulamıyorum” gibi bir sorun geliyorsa; bunun temel sebebi imandaki problemlerdir.

Ve o hane ve aile hayatının hayatı ve saadeti ise samimî ve ciddî ve vefadarane hürmet ve hakikî ve şefkatli ve fedakârane merhamet ile olabilir.

Yuvadaki mutluluğun formülü ise samimi bir hürmet ve hakiki bir merhamet ile olabilir. Aile bireylerinde birbirine karşı hürmet oldukça sevgi de artacaktır. Hürmetin olmadığı bir ailede ise sevgi sönmeye hatta kaybolmaya mahkumdur. Hatta samimi bir hürmeti gören nice insan karşısındakine aşktan daha kuvvetli duygularla bağlanmıştır. Bu yüzden ailenin temel direkleri olan hürmete dikkat etmek gerekiyor. Hürmet olduktan sonra peşinden merhamet ve şefkat de gelir zaten. Eşler arasındaki hürmet sevgiyi artırır. Ebeveyn-çocuk ilişkisinde de hürmet sevgiyi artırır. İlişkilerde bu duygular hep birbirine kuvvet verir.

Evdeki huzuru özellikle ahirete iman inancı yeşertir. Çünkü ahirete inanan bir insan eşini belli bir sürelik partner olarak değil ebediyette ve sonsuzlukta beraber olacağı bir yoldaş olarak görür. Bu bakış açısı farklılığı ise dünya hayatındaki birlikteliğimizin de nasıl olacağını belirler. Kısa süreli birliktelik için ne kadar fedakarlık yapabiliriz ki? Bir gün ayrılacağımız, bir gün bitecek bir ilişki için ne kadar fedakarlık yapabiliriz? Ve en önemlisi sonsuza kadar ayrılacağımız birini ne kadar sevebiliriz?

Bu yüzden ahirete iman ettiğimiz ölçüde yuvalarımız huzurun adresi olacak çünkü her şey asıl gerçekliğine kavuşacaktır.

Ve bu hakikî hürmet ve samimî merhamet ise ebedî bir arkadaşlık ve daimî bir refakat ve sermedî bir beraberlik ve hadsiz bir zamanda ve hudutsuz bir hayatta ve birbiriyle pederane, ferzendane,
kardeşane,
arkadaşane münasebetlerin bulunmak fikriyle ve akidesiyle olabilir.

Ahirete iman tüm ilişkilerimize sonsuzluk kazandırır. Çünkü hiçbir ilişkimiz bitmek için başlamaz. Hepsi ebediyette devam edecektir. Tabii ebediyette güzel mi yoksa kötü mü devam edecek onu imanımız belirler. Bu yüzden birbirini Allah için sevmek önemlidir. Birbirimizi Allah için sevelim ki Rabbimiz bize cennette de güzel mutlu birliktelikler nasip etsin. Ahirete iman ile hürmet de merhamet de gerçek olur. Yoksa duygular da sadece çıkarlarımız üzerine oluşur. Ve çıkarın bittiği yerde duygular da söner. İlişkilerin de sahteliği ortaya çıkar.

Meselâ der: “Bu haremim, ebedî bir âlemde, ebedî bir hayatta, daimî bir refika-i hayatımdır. Şimdilik ihtiyar ve çirkin olmuş ise de zararı yok. Çünkü ebedî bir güzelliği var, gelecek. Ve böyle daimî arkadaşlığın hatırı için her bir fedakârlığı ve merhameti yaparım” diyerek o ihtiyare karısına güzel bir huri gibi muhabbetle, şefkatle, merhametle mukabele edebilir.

Mesela ahiret inancıyla birbirini seven eşler birçok çıkarın bittiği yerde eşinin kendine ebedi hayatta da yoldaş olacağını hatırlar. Bu dünyanın geçici tüm çıkarlarının önemsiz olduğunu hatırlar. Eşi cazibesini kaybetse de yemeğini yapamasa da sevgisini kaybetmez. Ebediyette olacak birlikteliğini hatırlar ve daha çok sever, daha çok bağlanır.

Ahiret inancı olmazsa hürmet de merhamet de yalan olur. En zor zamanında, merhametine en muhtaç zamanında eşini bırakır gider. Ve ömür bir yalan, bir hiç uğruna bitmiş olur.

Eğer ahirete iman o haneye girse birden ışıklandıracak. Ortalarındaki münasebet ve şefkat ve karâbet ve muhabbet kısacık bir zaman ölçüsüyle değil belki dâr-ı ahirette, saadet-i ebediyede dahi o münasebetlerin devamı ölçüsüyle samimî hürmet eder, sever, şefkat eder, sadakat eder, kusurlarına bakmaz gibi ahlak yükseklenir. Hakikî insaniyet saadeti o hanede başlar inkişafa.

Ahiret iman ile yuvaya adeta bir güneş doğuyor. Tüm duygular ebediyet kazanıyor ve hakiki gerçekliği buluyor. Şu dünyanın kısacık zamanına yerleşemeyen duygular ahiretin sonsuzluğu ile hayat buluyor. Hatta birçok kusur da iman ile göze görünmez oluyor. Çünkü dünyanın basit eksiklikleri, yoklukları ahirete nispeten göze gözükmez oluyor.

İşte insaniyetin saadetini kazanacağı o güzel yuvalar ancak ahirete iman inancıyla ortaya çıkabilir. Ve bu inanç ile yuvalar karanlıktan aydınlığa çıkar, ışığını bulur.

Yuvalarımızın aydınlanması duasıyla…

Kübra Karagiyim
Latest posts by Kübra Karagiyim (see all)
Share

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.