Hayat iki mesele-i mühimme üzerine kuruludur. Biri kalp, biri beyindir. Biri mantık, biri de manevi yörüngedir. Ve bu iki mesele arasına sıkışmış feryad-ü figan eden sabır!
Öyle hafife alınabilecek bir konu değil ki peygamberleri bile peygamber yapan önemli bir vecize, duygu timsali. Demez mi ki en yüce kitabımız “İsmail, İdris ve Zülkif’i de hatırla. Onların hepsi de sabredenlerdendi.” Ki devamında Üstad Bediüzzaman getirmez mi bunu dile 23. Mektup, 2. Lem’a ve 21. Söz’de.
Peki biz bu müşevveş zamanda acizane halet-i ruhiyemizle üstesinden gelebilecek miyiz her şeyin? Kalp ayrı söyler, beyin ayrı dile getirir. Demek ne kadar da fıtrata aykırı ve nankörane bir söz. İkisinin arasında kalan ruhumuzun yaşamış olduğu ve sabrın bu aşamada vuku bulduğu yerdeyiz kim bilir?
En önemlisi ruh ve bedenin ıstırap içinde kaldığı yorucu ve her şeyin acı veren bir hale döndüğü bir dilimde bir ayetin sıcaklığı sarar aciz, fakir bedeni: “Allah sabredenlerle beraberdir.“
Rabbim cümlemizi bu ayete sıkıca tutunacak kullar nasip eylesin. Başta Kur’an-ı Kerim ışığında, Peygamber Efendimiz’in (ASM) yolunda gitmeyi ve Üstad hazretlerine talebe olmayı hakkıyla nasip eylesin, amin.
- Modern tesettür mü? - 25 Eylül 2016
- Sanat ve bahar - 8 Mayıs 2016
- Umut ışığı - 19 Mart 2016